Sık Sorulan Sorular
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi
Diş hekimliği cerrahisi nedir?
Ağız boşluğu içinde yer alan yumuşak doku (yanak, damak, dil, dudak gibi) ve sert dokuları (dişler, kemikler) ilgilendiren her türlü rahatsızlığın teşhisini ve cerrahisini lokal anestezi, genel anestezi veya sedasyon anestezisi altında ameliyathane ortamında operasyonlar yaparak gerçekleştiren bir bölümdür.
devamı20 yaş dişi nedir?
Yirmi yaş dişleri diş dizisinin en arkasında yer alan, üçüncü büyük azı dişleridir. Genellikle yirmili yaşlarda süren bu dişler çoğu zaman çenedeki yer darlığı, sürme pozisyonundaki sapma veya ilgili bölgedeki kemik yoğunluğu gibi sebeplerle kısmen çıkmakta (sürmekte) veya çene kemiği içinde gömülü durumda kalmaktadır.
devamıHer 20 yaş dişi çekilmeli midir?
HAYIR, ağızda tamamen sürmüş durumdaki 20 yaş dişleri, rahatça temizlenebilir durumdaysa ve üzerlerinde herhangi bir derin çürük oluşumu yoksa çekilmelerine de gerek yoktur. Ancak diş ipi ve fırçasıyla rahatça temizlenemeyen, üzerlerinde tedavi edilemeyecek durumda çürüğü olan ve yanağa ya da dile doğru sürüp kişinin istemsiz olarak yanağını, dilini ısırmasına yol açan 20 yaş dişlerinin çekilmeleri gerekmektedir.
devamıHer gömülü 20 yaş dişi çekilmeli midir?
HAYIR, ancak kısmen sürmüş olan 20 yaş dişleri rahatça temizlenemedikleri için kolayca çürüyebilmekte, ağızda kötü kokuya sebep olmaktadır. Tamamen kemik içinde kalıp süremeyen 20 yaş dişleri ise hemen yanlarında bulunan ikinci büyük azı dişinin köklerine yaslanarak o dişe zamanla zarar verebilmekte veya kimi zaman etraflarında kist oluşturabilmektedirler.
Bu tip enfekte olup ağrıya ve apseye yol açmaları halinde hemen çekilmeleri gerekirken, herhangi bir sıkıntıya sebep olmuyorsa doktorunuz tarafından kontrol altında tutulmalı ve gerek görülürse çekilmelidirler.
devamıHer 20 yaş dişi, ön dişlerde çapraşıklığa sebep olur mu?
HAYIR, 20 dişleri olmayan kişilerde de çapraşıklık görülmektedir. Çünkü tüm dişlerimizin öne doğru hareket etme eğilimi vardır. Kesici dişler arasındaki temas bozukluklarında çapraşıklık söz konusu olur. Bunu düzeltmek için tedavi planlanmış ve tüm dişlerin geriye hareket ettirilmesi söz konusuysa 20 yaş dişleri çekilmelidir.
devamıDiş çekimi sonrasında yapılması gereken işlemler nelerdir?
Çekim yapılan bölge üzerine yerleştirilen tampon kanamayı durdurmak içindir. Dolayısıyla yarım saat süreyle tamponun ısırılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra 24 saat süreyle çok sıcak yiyecekleri, alkol-sigara ve asitli içeceklerin kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Çekim sonrasındaki gece yüksekçe bir yastıkla yatılmalı ve kesinlikle ağrı kesici olarak aspirin ve benzeri ilaçlar kullanılmamalı, doktorun önerdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Eğer cerrahi bir çekim veya zor bir çekim yapıldıysa, çekim yapılan bölgeye dışarıdan aralıklı olarak buz uygulanmalıdır. Buz doğrudan cilde uygulanmamalıdır.
devamıCerrahi çekim sonrası dikkat edilmesi gerekenler
Diş çekimi sonrasında yüksek ateş, durmayan kanama, kötü koku ve ağrılı kızarıklık ile şişkinlik şikâyetiniz varsa, diş çekiminden 4-5 gün geçmesine rağmen tükürükle karışan kan, şişlik ve ağız açmada zorlanma gibi şikâyetler halen devam ediyorsa, derhal doktorunuza başvurun.
devamıAğız içinde; dilde, yanakta, dilaltında, damakta oluşan her şişlik veya renk değişikliği tehlikeli bir hastalığa mı işaret eder?
HAYIR, vücuttaki birçok rahatsızlığın başlangıç bulgularının ilk görüldüğü yerlerden biri ağız içidir. Dolayısıyla bu tip oluşumların takibi yapılmalı ve eğer ciddi bir rahatsızlık bulgusu varsa, gecikmeden tedavisine başlanmalıdır.
devamıDişin kök ucunda kist oluşmuşsa bu diş her zaman çekilmeli midir?
HAYIR, dişlerin kök uçlarında oluşan kistler eğer başlangıç aşamasındaysalar diş çekimine gerek kalmadan tedavileri yapılabilmektedir. Bunun için bu tip dişlere öncelikle kanal tedavisi uygulanmakta, daha sonra da lokal anestezi altında kök ucuna yapılan cerrahi müdahaleyle problem ortadan kaldırılarak dişin uzun süre ağızda kalması sağlanmaktadır.
devamıSürmemiş dişler her zaman çekilmeli midir?
Çene cerrahisinin ortak çalıştığı ana bilim dallarından biri de ortodonti (eğri dişlerin düzeltilmesi)’dir. Gömülü kalmış, yani sürememiş dişlere cerrahi olarak müdahale yapılıp bir telle bağlanarak, olması gereken yere zaman içinde sürdürülmektedir.
devamıÜst çenedeki azı dişlerinden biri çekilmiş, yeri iyileşmiyor ve yenilen içilen gıdalar burundan geliyorsa ne yapılmalıdır?
Üst çenedeki azı dişlerinin kökleri sinüs denilen boşluğa çok yakın ve bu boşluğun içinden yer alıyor olabilirler. Çekim sonrasında sinüs ağız ortamına açılabilir. Bu hem koku yapabilir hem de iyileşmeyen bir yaraya sebep olabilir. Bu boşluğun kapatılması ve diş çekim yerinin iyileştirilmesi için derhal bir çene cerrahisi uzmanına başvurulması gerekir.
devamıHerkese implant yapılabilir mi?
EVET, implant yapılırken en önemli kriter implantın kemikle kaynaşmasını engelleyecek sistemik bir rahatsızlığın bulunmaması ve implant yapılacak bölgede yeterli kemik desteğinin olmasıdır. Ancak sistemik yönden diyabet (şeker hastalığı) gibi iyileşmeyi engelleyecek bir hastalık, eğer ilaçlarla kontrol altında tutuluyorsa, implant uygulanması bir engel oluşturmamaktadır.
devamıProtez yapılmadan önce ağızda cerrahi bir hazırlık gerekli midir?
Her hastada olmasa da bazı hastalarda protez öncesi cerrahi bir müdahale yapmak gerekli olabilir. Özellikle uzun zaman önce dişlerini kaybetmiş veya bire yaştaki hastalarda, ağızda protezin oturacağı kemik alan olmayabilir. Kimi zaman da eski protez ağızda vuruklara ya da birtakım doku düzensizliklerine sebep olabilir. Dolayısıyla bunlar düzeltilmeden sağlıklı bir ölçü alıp, uygun bir protez yapmak mümkün olmayacaktır.
devamıAğız, çene ve yüz bölgesine herhangi bir darbe geldiğinde yapılması gereken nedir?
Eğer herhangi bir beyinsel hasar yoksa hasta ağız, çene ve yüz kemiklerinde kırık şüphesiyle bir çene cerrahisi uzmanına yönlendirilmelidir. Gerekli radyolojik tetkikleri yapılmalı ve eğer çenelerde de kırık varsa zaman geçirilmeden radyolojik tedavisine başlanmalıdır.
devamıDiş kaynaklı apselerin (enfeksiyonların) tedavisinde yapılan en önemli hata nedir?
Diş kaynaklı apseler ağız içinde ya da ağız dışında, içi iltihap dolu şişlikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iltihaplı şişliklerin derhal cerrahi olarak açılıp, içindeki iltihabın boşaltılması gerekmektedir. Hastanın sıklıkla sadece antibiyotik kullanarak kendi kendilerini tedavi etmeye çalışmaları, apse direne edilmediği için tedaviyi güçleştirmektedir.
devamıAğız içi cerrahi işlemler nasıl yapılır?
Ağız cerrahisi ameliyathane koşullarında ve steril bir ortamda bu konuda uzman olan kişiler tarafından yapılmaktadır. Çoğunlukla lokal anestezinin, yani ilgili bölgenin iğne yapılarak uyuşturulmasıyla gerçekleştirilen ağız içi cerrahi müdahaleler, kimi zaman da hastalara genel anestezi (narkoz) veya sedasyon yöntemiyle yapılabilmektedir.
devamıGenel anestezi (narkoz) ve sedasyon nedir?
Genel anestezi, hastaya damar içi ilaçlar ve bayıltıcı gaz verilerek narkoz halinin sağlandığı anestezi tipidir. Çoğunlukla korku ve endişeli hastalarda, mental retarde (zihinsel engelli) kişilerde ve lokal anestezinin yeterli olmadığı vakalarda tercih edilmektedir. Sedasyon ise hastaya sadece damar içi ilaçlar verilere uyur halin sağlandığı anestezidir. Sedasyonun uyuşturucu etkisi yoktur; dolayısıyla cerrahi yapılacak bölgenin uyuşması için hastalara ayrıca lokal anestezi de yapılmaktadır.
devamıAğız kanserleri nelerdir?
Pre-kanseröz (kansere dönüşme potansiyeli olan) lezyonların erken tespit edilebilmesi ve mevcut lezyonların kontrol altında takip edilebilmesi; ilgili ağız içi lezyonundan alınan doku örneğinin incelenmesi ile mümkün olabilmektedir.
Dişlerimizin sağlığı kadar, onları kuşatan ağzımızın iç yapısının da (damak, yanaklar, dil tabanı, dil kökü gibi) önemli olduğunu unutmamamız gerekiyor. Sadece diş ve diş eti hastalıklarında değil, pek çok sistemik hastalık ve deri hastalığının ilk belirtilerinin ağız içinde oluştuğunu düşünürsek, ağız içi bakımının da kuşkusuz çok önemli olduğunu anlayacağız. Ağız içinde çıkan, kişiye huzursuzluk veren rahatsızlıklar ağız içi yarasına ya da bir ağız kanserine işaret edebilir.
Ağız kanserleri bütün kanser türleri arasında 6. Sırada görülmektedir. Kanserli olgularda hastalar genellikle durumun farkında değildirler. Önemsenmeyen bu durum zaman ilerledikçe tedavisi zor bir süreci de beraberinde getirmektedir.
Düzenli diş kontrolleri, pre-kanseröz lezyonların erkenden tespit edilerek gerekli tedavi planının sağlanması ve hastalar açısından sıkıntılı bir sürecin yaşanmaması açısından hayati önem taşımaktadır.
14 gün içinde kendi kendine iyileşmeyen ağız içi yaraları için mutlaka diş hekimine başvurmak gerekir. Şüpheli bir bulgu söz konusu olduğunda gerekli tedbirler alınarak, biyopsi alınmalıdır ve histopatolojik olarak incelenmelidir. Eğer, kanser varsa hastalığın boyutunu belirlemek ve kemikleri etkileyip etkilemediğini saptamak için radyolojik değerlendirme dental volümetrik tomografi ile yapılır.
devamıDiş çekimi sonrası rutin dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
İlgili bölge üzerine konan tampon 30 dk. sıkıca ısırılmalı, tampon değiştirilmemeli ve daha sonra aksi söylenmedikçe tekrar tampon koyulmamalıdır.
Operasyonu takiben 2 saat bir şey yenilip içilmemeli (verilen ilaçlar hariç), 2 saatin bitimini takiben ilk gün sadece ılık ve yumuşak gıdalar tercih edilmeli (püre kıvamında). Çok sıcak, taneli, asitli, sert gıda tüketiminden uzak durulmalıdır.
İlk 24 saat alkol ve sigara tüketilmemeli. Sigara, operasyon bölgesinde oluşan pıhtının bozulmasına ve yara bölgesinin iltihaplanmasına neden olabilir.
Kanamanın 6 – 24 saat hafif bir sızıntı şeklinde sürmesi normal kabul edilmektedir. Biriken kan, tükürülmemeli yutulmalıdır. Ancak aşırı bir kanama varsa ya da belirtilen süre aşılmışsa kanama bölgesine tampon koyun, ısırın ve doktorunuza başvurunuz.
Operasyonu takiben ağrı, yüzde şişlik, ciltte morarma, ağız açıklığında kısıtlılık gibi durumlar gözlenebilir. Bu durunlar ile karşılaşılması normaldir.
Olağan dışı bir durumda hekiminize danışmaktan çekinmeyin, kendiniz çözüm üretmeyin.
devamı
Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi
Ağız, diş ve çene radyolojisi nedir?
Tanı ve Tedavi Planlama Kliniği: teşhis ve tedavi planlamasının yapıldığı, hastalarımızı ilk olarak karşıladığımız kliniktir.
Hastanemize gelen hastalarımız şikâyetleri doğrultusunda tedavilerine başlamadan önce uzman diş hekimleri tarafından muayene edilirler. Eğer gerek görülürse diş radyografileri alınır. Ağız içi muayene ve radyografi incelemeleri tamamlandıktan sonra öncelikli tedavileri için gitmeleri gereken kliniğine yönlendirilirler.
devamıİyi bir muayene neden gereklidir?
İlk muayenede hastanın öncelikle sistemik hastalıklarının olup olmadığı, tıbbi öyküsünün ne olduğu ve geçirdiği rahatsızlıklar öğrenilir. Bu konu hastalarımız için çok önemlidir; sistemik hastalığı olan hastalarımızın tedavileri sırasında herhangi bir sağlık problemiyle karşılaşmamaları için ciddiye alınması gereken bir durumdur.
Tedavileri sırasında yapılacak uygulamalar ve kullanılacak ilaçların seçimi, hastalarımızın sağlığına uygun olarak ilk muayenede alınan bilgiler doğrultusunda düzenlenir.
Hastalarımıza tedavi planı, uygulanabilecek tedavi alternatifleri ve bunların avantaj ve dezavantajları iyice anlatılır.
İyi bir muayene ve tedavi planı yapılmadan başlanan tedavilerin her zaman başarısızlıkla sonuçlanacağı ve uzun ömürlü olmayacağı unutulmamalıdır. Bu aynı zamanda sağlık ve zaman kaybına, ekonomik kayıplara sebep olacaktır.
Hastanemizde teşhis için gerekli en ileri teknoloji kullanılarak hastalarımızın radyografik değerlendirmeleri ve ağız içi muayeneleri yapılmaktadır. Bu değerlendirmeler sonucu hastalarımızın tedavi planları oluşturulur.
devamıHangi görüntüleme yöntemlerini kullanıyoruz?
Panoramik Film: üst ve alt diş kavisleri ile komşu doku ve oluşumların tek bir film üzerinde görüntülendiği film çekim tekniğidir.
Tedavi planlamasında, verdiği genel görünüm ve detaylarla hekime bilgi sağlar. Sinusların incelenmesi için de kullanılır.
Periapikal Film: ağız içinden çekilen ilgili dişlerin birebir boyutta en yakın görüntüsünü veren küçük film çeşididir. İlgili diş grubu ve çene kemiğinin detay görüntüsünü verir.
Bite-Wing Filmi (Isırtma Radyografisi): Özellikle dişlerin komşu dişler ile aralarında oluşmuş çürüklerin tespiti için kullanılır.
El Bilek Radyografisi: Ortodontik tedavi planlamasında çocuk hastaların kemik yaşını tespit etmek için kullanılır.
Sefalometrik Film: Özellikle ortodontik tedavi planlamasında kullanılır, alt ve üst çeneler ile dişlerin kafa tabanı ve diğer oluşumlarla ilişkisini gösterir.
TME Filmi: Temporomandibular eklem (alt çene eklemi) hareketlerinin ve buna bağlı sorunların tespiti için kullanılır.
Oklüzal Film: dişlerin yatay yöndeki pozisyonlarının tespiti, çene kemiği suturlarının incelenmesi veya tükürük bezi ve kanallarının incelenmesi için kullanılır.
Dental Volumetrik Tomografi: Çene tümörleri, implant planlama, gömülü dişler, hava yolu ölçümü (uyku apnesi) için kullanılır. 3 boyutlu ve kesitsel olarak çene yüz bölgesinin analizini sağlar.
Radyoloji kliniğimizde hastalarımıza Uluslararası Radyasyondan Korunma Cemiyeti ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu standartlarına uygun korunma yöntemleri uygulanır.
Tüm radyografi cihazlarımız bu kurumlardan ruhsatlandırılmıştır ve rutin kontroller yapılmaktadır.
devamıMuayene olurken ve radyografi çektirirken nelere dikkat edilmelidir?
Muayene sırasında;
Sorulan sorular doğru bir şekilde yanıtlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, eksik verilen bilgiler hastanın sağlığını ve tedavisini zora sokacaktır.Radyoloji kliniğinde;
Film çekimi öncesi baş ve boyun bölgesindeki tüm metal takılar (gözlük, işitme cihazı, toka, küpe, kolye, hızma, piercing gibi) çıkarılır. Varsa ağızda takıp çıkartılabilen (hareketli) tüm protezler çıkartılır. devamıHamileyken radyografi çektirebilir miyim?
Diş hekimliğinde kullanılan radyografi cihazlarının yaydığı radyasyon miktarı çok düşük olup insan sağlığını tehdit edecek seviyede olmamasına karşın, özellikle hamileler veya hamilelik şüphesi olanlardan, acil tıbbi endikasyon ve doktor talebi dışında, zorunlu olmadıkça radyografi alınmaz.
devamıDiş hekimliği radyolojisinde kullanılan x-ray (x ışınları) zararlı mıdır?
Bir panoramik radyografi çekimi sırasında alacağınız radyasyon miktarı 4 saat bilgisayar karşısında oturmak, güneşli bir günde dışarıda dolaşmakla alacağınız miktara eşittir.
Bazı radyografileri almak için giyilmesi gereken kurşun yelek diğer organ ve dokuların gereksiz X-ışını almasını engeller. Bu önlem, genel bir radyoloji kuralıdır.
devamı
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nelerdir?
Gebelikte hormon seviyeleri belirgin bir şekilde artmaktadır. Progesteron seviyesi menstruasyon siklusundaki seviyesinden 10 kat; östrojen seviyesi ise 30 kat daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Gebelikte gözlenen hormon seviyelerindeki bu değişime bağlı olarak diş eti problemlerinin oluşma riski de artmaktadır.
Bu dönemde ağzı hijyen eksikliğine bağlı olarak meydana gelen plan birikiminin ve buna bağlı gelişen diş eti iltihabının (gingivitislerin) gebelerde, gebe olmayan bireylere göre daha şiddetli seyrettiği görülmektedir. Yapılan çalışmalarda gebelikte diş eti iltihabı görülme sıklığının %50 ile %100 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu dönemde diş etlerinde fırçalama esnasında veya kendiliğinden kanama, renk değişikliği yani kızarıklık, şişlik, yumuşama ve hatta gebelik epulisi olarak adlandırılan lokal diş eti büyümeleri meydana gelebilmektedir.
devamıGebelikte meydana gelen diş eti problemleri nasıl önlenir?
Bilindiği gibi, etkili ve yeterli plak kontrolü tüm bireyler için büyük önem taşımaktadır. Ancak gebelikte bu konuda çok daha dikkatli olunmalı ve ağız hijyeni işlemlerine ve maksimum plak kontrolüne özen gösterilmelidir. Doğru, etkili ve yeterli diş fırçalamanın yanı sıra diş ipi ve ara yüz fırçası kullanılarak dişlerin sadece görülen yüzeylerinde değil, birbirine bakan ara yüzeylerinde biriken plağın da uzaklaştırılması gerekmektedir. Ayrıca gebelik öncesinde periodontal değerlendirme ve tam ağız içi muayene yapılmalı ve belirlenen çürük, diş eti hastalığı mevcut ise kesinlikle tedavi edilmelidir.
devamıGebelikte meydana gelen diş eti problemleri nasıl tedavi edilir? Antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir mi?
Gebelikte meydana gelen diş eti iltihabı, başlangıç periodontal tedavisi denilen ağız hijyeni eğitimi, diş taşı temizliği ve profesyonel cila işlemlerinin uygulanmasıyla birlikte kontrol altına alınabilmektedir. Bu söz konusu işlemler başlangıç halindeki diş eti iltihabının tedavisinde yeterli olacaktır. Ancak gecelik epulisi dediğimiz lokalize diş eti büyümesi varsa ve bu hastanın çiğneme veya yemek yeme fonksiyonlarını engelliyorsa cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlemler hastanın ağrı duymaması için lokal anestezi uygulaması ile yapılır. Gebelikte de lokal anestezik maddeler güvenle kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalara cerrahi işlemler sonrasında veya mevcut problemin tedavisine destek olmak amacıyla penisilin, sefalosporin ve eritromisin türevi antibiyotikler; parasetamol türevi ağrı kesiciler güvenle reçete edilebilir. Gebelikte tetrasiklin, siprofloksasin ve aminoglikozidler hem bebeğin dişlerinde hem de diğer organlarında harabiyete neden olabileceğinden kesinlikle tercih edilmez.
devamıTedavi edilmeyen diş eti hastalıkları gebelikte ne gibi problemler yaratabilir?
Tedavi edilmeyen periodontal hastalıkların gebe bireylerde ciddi bir erken doğum riski oluşturduğu (37 haftadan önce doğumun gerçekleşebileceği) ve düşük doğum ağırlığında bebeklerin (2.5 kg’den az) dünyaya gelebilme riskinin bulunduğu ortaya konmuştur. Periodontal hastalığa sahip gebelerde periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran düşük doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelme riski 7.5 kat daha fazladır. Yine periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran periodontitisli hamilelerde 5 kat daha fazla 35 haftadan önce ve 7 kat daha fazla 32 haftadan önce erken doğum riski olduğu bildirilmiştir.
devamıGebelerde dental tedaviler hangi dönemde yapılmalıdır?
Diş çürüklerinin tedavisi (dolgu uygulanması) şeklindeki kısa süreli dental uygulamalar gebeliğin her döneminde yapılabilir. Ancak daha uzun süreli işlemler (operasyon, diş çekimi) 14. haftadan sonra yapılmalıdır. Çünkü ilk trimesterde (gebeliğin ilk 3 ayı) bebeğin organlarının gelişimi söz konusudur. Son trimesterde (gebeliğin son 3 ayı) ise vena cava kompresyonu sendromuna bağlı olarak ana damarlar üzerine baskı olması sonucu hastada senkop gelişerek erken doğum gerçekleşebilir, çünkü bu dönemde uterus dış uyarılara karşı oldukça hassastır. Bu nedenle uzun süreli tüm dental işlemler 2. trimesterde (3-6. aylar arasında) daha güvenle uygulanabilmektedir.
devamıGebelerde diş çekimi yapılabilir mi?
Evet. Diğer tüm bireylerde olduğu gibi diş çekimi de hamilelikte güvenle yapılabilir. Diş çekimi dolguya göre daha invaziv bir işlem olduğundan genellikle 2. trimesterde yapılması önerilmektedir.
devamıErken tanı nasıl yapılır?
Ağrısız ve lokal anesteziye gerek olmadan alınan doku örneği, beş iş gününde değerlendirilir ve hastanın takibindeki gerekli tedavi protokolü hazırlanır.
Zararsız görünen kırmızı ve beyaz noktalar, OralCDx® Fırça Biyopsisi ile test edilmelidir.
Doku örneği OralCDx® fırçası yardımıyla toplanır. Fırça, bölgede küçük bir kanama gözlenene dek dokunun üzerinde döndürülerek uygulanır.
devamıAğız içinde oluşan yaraların sebepleri nelerdir?
Ağız içinde oluşan yaralar; ağız hijyeninin kötü olması, diş, dolgu, ve protezlerin tahrişleri, demir eksikliği, b12 vitamini eksikliği, güneşe fazla maruz kalma ve bazı ağız hastalıkları neden olmaktadır. Bu nedenle, ağız kanserlerinde erken tanının önemi büyüktür.
Günümüzde rutin ağız ve diş sağlığımız için diş hekimine gidildiğinde sadece diş ve diş etlerinin değil, aynı zamanda ağız içinin (damak, dil, yanak, ve dudak bölgeleri olarak) bir bütün olarak ele alınması, incelenmesi, kuşkuya neden olabilecek bir bulgu görüldüğünde gerekli müdahale ve yönlendirmelerin yapılması öncelik kazanmıştır.
Kapsamlı yapılacak rutin diş muayeneleriyle hedef; kansere dönüşme riski taşıyan ağız içi yaraların erken tedavi edilerek, zor bir sürecin yaşanmasının engellenmesi olmalıdır.
Diş hekiminizi seçerken konusunda uzman, diş sağlığınız kadar ağız içi kontrollerinizi de yapan bir hekim tercih etmeniz son derece önemlidir.
devamıÖzel bakım ihtiyacı olan hastalara kombine koruyucu programlar nelerdir?
Muayene ile hastanın değerlendirilmesi sonucunda gerekli testler ve hastaya özgü uygulanması gereken yöntemler:
Hastanın var olan çürük yaygınlık şiddetinin saptanması Radyografi ile tüm ağzın değerlendirilmesi Çürük risk profilinin belirlenmesi Tükürükte S.Mutans ve Laktobasil sayımı Tükürükte Kandida incelenmesi Tükürük akış hız ve tamponlama kapasitesinin saptanması Kombine koruyucu programın oluşturulması Sitopatolojik inceleme Ağız hastalıkları yönünden değerlendirilmesi/tedavisiŞeklinde sıralanabilir.
devamıDiş taşlarını temizletmek dişe zarar verir mi?
Diş taşları, dişlerin düzenli veveya etkili fırçalanamadığında oluşan bakteriyel plağın tükürük mineralleri etkisi ile sertleşmesi sonucu oluşur. Oluşan diş taşları daha fazla plak oluşuma ve zararlı bakterilerin toplanmasına sebep olur. Bu durum zaman içerisinde diş etlerinde çekilmeye, dişlerin sallanmasına ve en sonunda dişlerin çürümeden kaybedilmesine yol açar. Bu yüzden diş taşı temizliğinin düzenli olarak yapılması çok önemlidir ve bu işlemin dişler üzerine herhangi bir zararlı etkisi bulunmamaktadır.
devamıDiş tedavileri genel anestezi ile yapılabilir mi?
Diş tedavilerinde genellikle lokal anestezi uygulaması tercih edilmektedir. Ancak aşırı dental fobisi olan bireylerde, engelli hastalarda veya diş tedavilerinde uyum göstermeyen çocuk hastalarda sedasyon veya genel anestezi uygulamaları yapılabilmektedir.
devamıNiçin köprü protez yerine implant tercih etmeliyim?
Köprü protezlerin uygulanabilmesi için diş eksikliği olan bölgenin önünde ve arkasındaki komşu dişler kesilerek küçültülmektedir. İmplant uygulamalarında ise komşu dişler zarar görmeden eksik diş boşluğunun kapatılabilmesi önemli bir avantaj sağlamaktadır.
devamıAnesteziyoloji ve Reanimasyon
Genel anestezi ve sedasyon nedir?
Genel anestezi; anestezi uzmanı tarafından anestezik ilaçlar verilerek hastanın geçici şuur kaybı, ağrı duyumunun engellenmesi ve kas gevşemesinin sağlanması ile rahat bir cerrahi ortam oluşturulmasıdır. Genel anestezinin devamı ise Oksijen/Hava ve beraberinde anestezi gazları (Hastanemizde Sevorane kullanılmaktadır) ile sağlanmaktadır.
Sedasyonda, anestezi uzmanı tarafından sedatif (sakinleştirici) ilaçlar verilerek hastanın rahatlaması sağlanmaktadır. Sedasyon sırasında hastanın refleks aktiviteleri devam eder (yutma refleksi gibi) ve hasta diş hekimi ile işlem boyu iletişim kurar ve komutlara uyar(ağzınızı açın, kapatın vs gibi). Bu durum; işlemin güvenli ve optimal zamanda bitirilmesi açısından büyük avantaj sağlar. Aynı zamanda amnezi(unutkanlık) oluşturarak; hastanın duyduğu sesleri, nahoş duyguları, ağrıyı işlem sonrası hatırlamasını engeller.
Genel anestezi ve sedasyon işlemleri ameliyathane şartlarında uygulanmaktadır. Her hasta monitörize edilmekte yani tansiyonu, kalp atımları ve kan oksijen düzeyleri, işlem boyu anestezi uzmanı ve anestezi teknikeri tarafından takip edilmektedir.
devamıGenel anestezi veya sedasyondan hangisinin uygulanacağına nasıl karar verilmektedir?
Bu uygulamalardan hangisinin tercih edileceğine hasta ve yakınları, diş hekimi ve anestezi uzmanı beraber karar vermektedir. Yapılacak işlemin süresi, cerrahi derinliği, sizin dahili rahatsızlıklarınız, sizin tercihiniz kararı belirleyen faktörlerdir.
devamıHastanenizde hangi hastalara genel anestezi veya sedasyon uygulanıyor?
Diş ünitesinde tedavisi devam edilemeyen çocuk hastalar, diş ünitesinde tedavi görme konusunda aşırı kaygısı bulunan erişkin hastalar, öğürme refleksi fazla olan hastalar, çok uzun süreli işlemler öngörülen ve bu sürede ağız açıklığı sağlanamayacak işlemler, Alzheimer, demans gibi hasta ile iletişim kurulmasında zorluk çekilen nörolojik rahatsızlıklar, otizm, serebral palsi, mental retardasyon gibi engellilik durumları.
devamıAmeliyat öncesi fizik muayene ve tahlil planlamanız nasıl? Pandemi dönemine özel ne tür değişiklikler yaptınız? Operasyon öncesi bizim ne tür hazırlıklar yapmamız gerekecek?
Anestezi öncesi hastalarımıza anestezi uzmanımız tarafından ayrıntılı fizik muayene yapılmakta ve gerekli tetkikler istenmektedir. Bu uygulamalarımıza pandemi dönemine özel Covid-19 IgG ve IgM antikor testlerini de eklemiş bulunmaktayız. Bu antikor testleri bize kişinin Covid-19 hastalığını geçirmiş veya geçirmekte olduğu ile ilgili bilgi vermektedir. Böylece hastalarımız güvenle ameliyata alınabilmektedir.
Operasyon öncesi erişkinler için 6 saat, çocuklar için 4 saat açlık süresi gerekmektedir. Bu kural; güvenli bir anestezi için mutlak gerekliliktir. Anestezi uzmanının devamını önerdiği ilaçlarınızı operasyon sabahı bir yudum suyla içmelisiniz. Operasyon günü gelirken rahat kıyafetler giymelisiniz. Oje, takı vs olmamalıdır.
devamıAnestezi alacağım gün işlem için yalnız gelebilir miyim?
Operasyon sonrası çok sık görülmemekle birlikte ağrı, tansiyon düşmesi, uykuya meyil, bulantı, kusma gibi durumlar yaşayabileceğinizden desteğe ihtiyacınız olacaktır. Bu sebeple operasyon günü bir yakınınızla gelmeniz gerekmektedir.
devamıHasta işlem öncesi nasıl bir hazırlıkla ameliyat odasına alınıyor? Sakinleştirici ilaç uygulanıyor mu?
Önce bir yakını eşliğinde hazırlık odamıza alınan hastaya anestezi uzmanının uygun gördüğü doz ve uygulama biçimi ile (erişkinler için genel olarak hazırlık odamızda açılan damar yolundan, çocuklar için ağızdan, makattan veya kas içi) sakinleştirici ilaç uygulanmaktadır. Yeterli rahatlama sağlandıktan sonra bir sağlık personeli eşliğinde ameliyat salonuna alınmaktadır. Bu süreçte kullanılan ilaç amnezi(hafıza kaybı) oluşturduğundan hasta işlem sonrası bu süreci de hatırlamamaktadır.
devamıİşlem kaç saat sürüyor? Buna göre anestezi süresi nasıl ayarlanıyor?
Diş hekiminiz sizi operasyon öncesi muayene ederek bir işlem planı yapmaktadır. En kısa ve en uzun süre öngörüsü sizinle operasyon öncesi paylaşılmaktadır. Ancak tüm cerrahi işlemlerde olduğu gibi diş hekiminizin kesin bir süre vermesi mümkün değildir. Anestezi süreci ise diş hekiminiz ile anestezi hekiminin diyaloğu ile hastanın operasyonu süresince devam ettirilebilmektedir. Anestezi açısından devam edilmesinde bir engel görülürse operasyon sonlandırılabilir.
devamıAnestezi ilaçları vücuduma zarar verir mi? Kullanılan ilaç ne zaman vücuttan atılır?
Genel anestezi ve sedasyon sırasında uygulanan ilaçlar, hastaya ve hastalıklarına göre seçilmektedir. Risk oluşturacağı düşünülen durumlar anestezi uzmanı tarafından hasta ve hasta yakınları ile paylaşılmaktadır. İlaçların istenmeyen etkileri (uyku hali, bulantı-kusma, tansiyon düşmesi vs) sık görülmemekle beraber beklenen etkilerdir.
24 saat içinde tüm anestezi ilaçları vücudunuzdan atılır ve yapılan çalışmalarda vücudunuzda kalıcı hasar bırakacak hiçbir etkileri tespit edilmemiştir.
devamıOperasyon sonrası ne kadar süre hastanede kalınıyor? Operasyon sonrası beslenmeye ne zaman başlanabilir?
Genel anestezi veya sedasyon uygulaması yapılmakta, diş işlemleri bitirildikten sonra hasta uyandırılmakta ve tekrar hazırlık odasına alınmaktadır. Burada yine bir yakını ile beraber güvenle taburcusu yapılana kadar istirahat etmektedir. Aynı gün içerisinde hasta evine gidebilir. Güvenli olduğuna karar verildiğinde, gerekli uyarılar yapılarak anestezi uzmanı tarafından taburcu edilmektedir.
Genel anestezi uygulanan hastalar uyandıktan üç saat sonra sıvı beslenmeye (muhallebi, tanesiz çorba, meyve suyu gibi), beş saat sonra normal beslenmeye başlayabilir. Sedasyon uygulanan hastalar ise uyandıktan iki saat sonra normal beslenmelerine geçebilir. Ancak diş işlemleri yapılmış olduğundan normal beslenmeye geçiş sonrası gıda içeriği, işlemi yapan diş hekiminin tavsiyelerine göre seçilmelidir.
devamıGenel anestezi ve sedasyon sonrası araba kullanabilir miyim?
Bu işlemler sonrası hasta kendini dinç hissetse de yapılan araştırmalar anestezi sonrası ilk 24 saat içerisinde reflekslerde azalma olduğunu göstermektedir. Bu sebeple anestezi uygulandığı gün araç kullanılmamalıdır.
devamıOperasyon sonrası herhangi problem ya da sorun olduğunda anestezi uzmanı ve diş hekimime nasıl ulaşabilirim?
Operasyon sonrası size verilen taburculuk formunda tüm iletişim bilgileri bulunmaktadır.
devamıÇocuk Diş Hekimliği
Fissür örtücü nedir?
Arka bölgedeki azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerinde anatomik yapıları gereği yiyeceklerin kolayca tutunabildikleri ince yarıklar ve çukurcuklar bulunur. Çocuklar da diş fırçalamaya başladıkları dönemde azı dişlerini düzenli olarak kolayca fırçalayamadıkları için çürük genellikle önce arka dişlerden başlar.
Bu dişleri çürüğe karşı korumak için diş üzerinden madde kaldırmadan çocukların her yaşta çok kolay kabullenebildikleri bir yöntem olan fissür örtücüler uygulanır.
Fissür örtücü uygulamasında kullanılan materyaller şeffaf ya da opak beyaz renkte olabilmektedir. Estetik olarak hiçbir sakınca oluşturmayan bu materyaller diş minesine bağlanarak 3-5 yıl kalabilmektedir. Fissür örtücüler bu uzun dönemde dişlerin çiğneyici yüzlerini çürükten koruyabilmektedir. Ağrısız bir işlem olduğu için minimal düzeyde uyum gerektirmekte ve lokal anestezi yapılmadan uygulanabilmektedir.
devamıÇocuk diş hekimi hangi yaş grubundaki bireyleri tedavi eder?
0-15 yaş grubundaki çocuklar, çocuk diş hekiminin çalışma alanı içerisine girer. Dişsiz dönem, süt dişlerinin sürmeye başladığı dönem, süt dişlerinin ağızda tamamlandığı dönem, sürekli dişlerin sürmeye başladığı karışık dişlenme dönemi ve sürekli dişlerin tamamlandığı dönem olmak üzere uzun bir süreci kapsamaktadır.
devamıÇocuk diş hekimine ilk ziyaret ne zaman yapılmalıdır?
Çocukların ilk diş muayenesi, ilk süt dişinin sürmesinden sonra 1 yaşına kadar mutlaka yapılmalıdır.
devamıÇocukların beslenmesinde diş çürüğü yönünden sıkça yapılan yanlışlar nelerdir?
Gece beslenmesi: Bebeklerde emzirme ya da biberonla mama verilmesi ile başlayan beslenmenin özellikle 18. aydan sonra ve gece uyku arasında devam etmesi ve dişlerin temizlenmemesi süt dişlerinin zamanla çürümesine neden olmaktadır.
Ara öğünde tüketilen abur cubur yiyecekler: Öğün aralarında sıkça çikolata, bisküvi, kek gibi şeker içeren gıdaların, hazır meyve suları ve asitli içeceklerin tüketilmesi ve dişlerin fırçalanmaması bir diğer çürük nedenidir.
devamıSüt dişleri neden önemlidir?
Süt dişleri çocuğunuzun sağlıklı büyüme ve gelişimi için son derece önemlidir. Beslenme için gerekli olan çiğnemenin yanı sıra, konuşma ve güzel bir gülüş için süt dişlerine ihtiyaç vardır. Süt dişlerinin bir diğer görevi de alttan gelecek olan sürekli dişlerin yerini korumak ve sürekli dişlerin çeneler üzerinde doğru yere çıkmasını sağlamaktır.
devamıBebeklerde diş çıkarma sırasında yaşanabilecek problemler nelerdir? Bu problemleri gidermek için neler yapılabilir?
Bebeklerde diş çıkarma sırasında huysuzluk, sinirlilik, iştah kaybı, uykusuzluk ve tükürük akışında artış, görülmesi normal olarak kabul edilirken ateş, kızarıklık, burun akıntısı, döküntü ve ishal gibi belirtiler diş çıkarma ile ilişkili olmayıp bir çocuk doktoruna müracaatı gerektirir. Özellikle ağrılı, kızarık ve kabarmış diş etleri (dişetinde şişli ya da morluk) dişlerin çıkmakta olduğunun habercisidir. Bu dönemde diş etlerine soğutulmuş bir küçük kaşık, diş kaşıyıcı (sert lastik olmalı, sıvı içeren ya da kırılabilecek plastikten yapılmış diş kaşıyıcılar tercih edilmemelidir) ya da annenin yıkadığı parmağı ile masaj yapması bebek için rahatlatıcı olacaktır.
devamıDiş hekimi korkusu olan çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
Yetişkinlerin dahi rutin diş kontrolü ve tedavilerden önce tereddüt ettikleri bilinmektedir. Bu nedenle çocukların diş hekimine gitmeyi oldukça göz korkutucu bulması anlaşılabilir bir durumdur. Ebeveynler, çocuklarının diş hekimini ziyaret etme konusunda daha az gergin olmalarına yardımcı olmak şu yöntemleri deneyebilirler:
Çocuğunuzla ziyaret hakkında konuşun, neler olabileceğini basitçe açıklayın. Çocuğunuza diş hekiminin dişlerinin "sayacağını" ve "fotoğrafını çekeceğini" söyleyebilirsiniz. Çocuğunuzla diş hekiminin sizi nasıl korkuttuğu veya son ziyaretinizin ne kadar kötü olduğu hakkında lütfen konuşmayın. "İğne" gibi çocukların korkabileceği kelimeleri kullanmayın. Çocuğunuzun sahip olabileceği endişeler hakkında diş hekiminizle konuşmak yararlı olacaktır. Korkunun üstesinden gelmeye yardımcı olmak için diş hekiminizle birlikte çalışmaya özen gösteriniz. Çocuğunuza diş hekimine gitmesi için rüşvet vermeyiniz veya çocuğunuzu ceza olarak diş hekimine götürmeyiniz. devamıErken çocukluk dönemi çürüğü nedir?
Altı yaşından önce bir çocukta bir veya daha fazla diş çürüğü ile buna bağlı dolgu ya da kayıp görülmesi durumudur. Dişler sürdükten hemen sonra üzerine yerleşen ve beslenme ile alınan şekeri çürüğe neden olan asitlere dönüştüren bakterilerin neden olduğu bir hastalıktır. Uzun dönem gece beslenmesi yapılması ve dişlerin yeterince temizlenmemesi sonucunda başlar ve önlem alınmaz ise hızla ilerleyerek şiddetlenir.
devamıErken yaşlarda oluşan çürüklerin nedenleri nelerdir?
Ağızda asit oluşturan bazı bakteriler, beslenme ile alınan karbonhidratlar ve diş sert dokularının belirli bir süre bir arada bulunması diş çürüklerinin oluşmasına yol açar. Bu bakteriler dişler sürdükten sonra genellikle anneden veya bakım veren kişiden çocuğa geçer. Özellikle bebeğin içinde şekerli içecek bulunan biberonla yatağa yatırılması, 12 aydan sonra gece isteğe bağlı emzirilmesi, sakinleştirilmesi amacı ile emziğin reçel, bal gibi şekerli gıdalara batırılarak verilmesi ve diş fırçalanmasına özen gösterilmemesi nedenler arasındadır. Bunların yanı sıra, iki yaşından önce serbest şeker içeren yiyecek ve içeceklerin beslenmede yer alması da dişlerin şiddetli bir şekilde çürümesine yol açabilir.
devamıÇocuklarda diş çürüğü oluşma yaygınlığı ve nedenleri nelerdir?
Ülkemizde çocuklarda diş çürüğü yaygınlığı yaşlara ve bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte, genel olarak % 80-90 arasında olduğu bilinmektedir. Yanlış beslenme alışkanlıkları ve ağız hijyenine dikkat edilmemesi en önemli nedenleri arasındadır.
devamıDiş çürüğü anneden çocuğa bulaşır mı?
Diş çürüğü anneden çocuğa kolayca bulaşabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Çocuklar doğduğu zaman çürük yapıcı mikroorganizmalardan steril doğarlar. Annenin geleneksel ancak yanlış alışkanlıkları nedeni ile bu mikroplar çocuğa kolayca iletilebilmektedir. Örneğin, annenin mamanın ısısını kontrol etmek için kullandığı kaşıkla bebeği beslemesi, biberonun içeriğindeki mamanın sıcaklığını ağızdan kontrol etmesi, yere düşen emziği temizlemek amacıyla ağzına sokup çıkarması, bebeğin ağzına çok yakın bölgeden öpülmesi gibi alışkanlıklar annenin kendi ağzındaki çürük yapıcı mikroorganizmaların bebeğe geçmesine neden olur. Bu mikroorganizmalar diş yüzeyi üzerine tutunabildiklerinden, ilk dişlerin sürmesi ile birlikte hızla çoğalarak çürük yapıcı nedenlerden birini oluştururlar.
devamıÇocuklarda diş çürüğü oluşmaması için ne tür tedbirler alınabilir?
Dişlerin sürmeye başladığı dönemden çocuk 12 aylık olana kadar bir çocuk diş hekimine başvurulması ve ilk muayenenin yapılması önemlidir. Yanlış alışkanlıklar gelişmeden ve diş çürükleri başlamadan yapılacak bu ilk görüşmede, çocuk diş hekimi aileye doğru beslenme, ağız hijyeni ve diş gelişimi ile ilgili çok yararlı bilgiler verebilir.
En etkili koruyucu yöntem, diş fırçalama alışkanlığının çocuklara erken yaşlarda kazandırılmasıdır. İlk süt dişinin sürdüğü dönemden başlayarak, fluoridli diş macunu ile, ebeveynler ve/veya bakım veren kişi tarafından dişlerin fırçalanmaya başlaması gereklidir.
Aileler çocukların beslenme alışkanlıklarına dikkat etmeli, onları çürüğe neden olan, serbest şeker içeren yiyeceklerden uzak tutmalıdır. Onun yerine daha besleyici ve çürüğe neden olmayan yiyecekler tercih edilmelidir. Örneğin, ara öğünlerde gofret, şeker, çikolata gibi atıştırmalıklar yerine havuç, elma gibi meyveler, lifli sebzeler, kuruyemişler verilebilir. Şekerli sakız yerine, şekersiz veya yapay tatlandırıcı içeren, ksilitollü sakızlar tercih edilebilir.
devamıFluorid uygulaması nedir ve ne sıklıkta yapılmalıdır?
Çocuklarda, ergenlerde ve gençlerde diş çürüklerinin önlenmesi, yavaşlatılması ya da durdurulması amacı ile dişlerin yüzeyine vernik, jel, solüsyon gibi ajanlar ile fluorid bileşiklerinin uygulanmasıdır. Diş hekimi tarafından, diş ünitinde ve bireysel gereksinime yönelik planlanan bir koruyucu program içerisinde uygulanması idealdir. Uygulanma sıklığı, diş hekimi tarafından çocuğun diş çürüğü oluşma risk düzeyine göre belirlenmektedir. Bu şekilde, yılda iki, üç veya dört kez uygulanabilir. Diş çürüklerinin önlenebilmesi için fluorid uygulamaları tek başına yeterli değildir. Beslenmenin düzenlenmesi, ağızda plak birikiminin kontrol altına alınması, mevcut çürük lezyonlarının tedavi edilmesi, fissür örtücü uygulamaları, düzenli kontrol gibi birçok yöntemin birlikte yürütülmesi gereklidir. En etkili koruyucu yaklaşım, diş hekimi tarafından çocuğun gereksinimlerine göre bireysel olarak hazırlanan ve sürekliliği olan bir program yürütülmesidir.
devamıDiş çürüğünü önleyen uygulamalarda yaş sınırı var mıdır?
Gerek fissür örtücüler, gerekse yerel fluorid uygulamaları ideal olarak dişlerin sürmesini izleyen ilk 3-4 yıl içinde yapılmalıdır. Başka bir deyişle, dişler sürdükten sonraki dönem içerisinde çürüksüz dişlere uygulanması en etkili sonuçları vermektedir.
devamıDiş çürükleri tedavi edilmezse ne gibi sağlık sorunlarına yol açar?
Çürük süt dişleri hem çocuğun kendisi için, hem de alttaki sürekli dişlerin gelişimi bakımından son derece zararlıdır. Tedavi edilmeyen çürük süt dişlerinin köklerinde bir süre sonra enfeksiyon gelişir. Bu enfeksiyon altta gelişmekte olan dişlerin minelerinde kalıcı gelişimsel lekelenmelere sebep olabilir. Ayrıca, çürük süt dişleri ciddi birer enfeksiyon kaynağıdır ve vücuttaki hayati organlara kadar uzanan enfeksiyonlara kaynak teşkil edebilir. Örneğin, kalp, böbrekler, eklemler bu enfeksiyonlardan kolayca etkilenen organlardır. Küçük yaşta diş çürüğü ve sonuçları ile tanışan çocuğun beslenmesi, uyku düzeni, büyümesi, fiziksel ve sosyal gelişimi ile yaşam kalitesi bozulur. Tüm bu nedenlerle çürük süt dişleri nasıl olsa bir süre sonra düşecek diyerek kesinlikle ihmal edilmemeli, mutlaka tedavi edilmelidir.
devamıÇürüklü süt dişi tedavisi için uygulanan lokal anestezi alttaki sürekli dişe zarar verir mi?
Lokal anestezi diş hekimliği uygulamalarının ağrısız gerçekleştirilmesi için önemli bir araçtır. Yapılacak tedavinin başarısını ve hastanın konforunu arttırır. Süt dişlerine anestezi yapmak alttaki dişi zedeler mi ya da süt dişlerinin tedavisi alttaki dişlere zarar verir mi gibi düşünceler son derece yanlıştır. Süt dişinin tedavisi için yapılacak anestezi belirli anatomik bölgelere uygulandığı ve diğer ilaçlar gibi bir süre sonra vücuttan atıldığından alttaki dişe hiçbir zararı bulunmamaktadır.
devamıÇekilen süt dişinin boşluğu korunmalı mıdır?
Çürük veya travmatik yaralanma gibi nedenlerle, tedavi edilemeyecek derecede enfekte olan süt dişleri çekilerek ağızdan uzaklaştırılmalıdır. Ağızdan uzaklaştırılan süt dişlerinin yerine bir süre sonra kalıcı bir diş geleceği için o boşluğun kapanmaması gereklidir. Bu amaçla çekilen süt dişlerinin boşluklarına yer tutucu adı verilen apareylerin uygulanması gerekir. Aksi takdirde çekilen süt dişinin boşluğuna yandaki dişler kayarak yerleşirler ve kalıcı dişin süreceği yeri daraltırlar. Bu şekilde organizasyonu bozulan diş dizisini düzeltmek için hem çok uzun hem de maliyeti yüksek tedaviler gerekebilir. Çok daha düşük maliyetle uygulanabilen yer tutucu apareyler ile diş arklarında yer kayıplarının meydana gelmesi kolayca önlenebilir.
devamıÇocuklarda diş protezleri hangi durumlarda ve nasıl yapılır?
Çocukların tamamen dişsiz doğması çok nadir rastlanan bir olgudur. Bununla birlikte, bazı sendromlarda ağız-diş sisteminin bir bulgusu şeklinde veya hastalıklardan bağımsız olarak tam veya kısmi dişsizlik görülebilir. Bu gibi durumlarda çocuğa çiğneme, konuşma, estetik gibi fonksiyonların kazandırılması amacı ile diş protezleri uygulanmalıdır. Yapılan protezlerin çocuğun büyüme ve gelişimi takip edilerek periyodik olarak yenilenmesi gereklidir.
devamıÇocuklarda fluoridli diş macunları ne zaman kullanılmaya başlanmalıdır?
Fluorid içermeyen diş macunları diş çürüklerini önlemekte yetersiz kalmaktadır. Çocuklar için üretilmiş ve yaş aralığına uygun olan fluoridli diş macunlarının kullanımına 1 yaşından itibaren başlanması önerilmektedir. Diş macununun içeriğindeki fluorid konsantrasyonunun yanı sıra kullanılması gereken miktar da önem taşımaktadır. Uluslararası Çocuk Diş Hekimliği Birliği (IAPD), Avrupa Çocuk Diş Hekimliği Akademisi (EAPD), Türk Pedodonti Derneği (TPD) ve Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB), çocuklarda aşağıdaki tabloda belirtilen konsantrasyon ve miktarlarda fluoridli diş macunu kullanımını önermektedirler.
Tablo 1: Yaş gruplarına göre diş macunlarındaki fluorid konsantrasyonları ve günlük kullanım miktarları
Yaş |
Fluorid Konsantrasyonu |
Sıklık |
Miktar (g) |
Büyüklük |
İlk dişin sürmesi-2 yaş |
1000 ppm |
Günde 2 kez |
0,125 |
Sürüntü şeklinde |
2-6 yaş |
1000 ppm |
Günde 2 kez |
0,25 |
Bezelye tanesi |
6 yaş üzeri |
1450 ppm |
Günde 2 kez |
0,50 -1,0 |
Fırçanın uzunluğu kadar |
*2-6 yaş arasındaki çocuklarda 1000 ppm üzeri konsantrasyonların kullanımı bireysel çürük riskine göre değerlendirilmelidir. |
Dişler ne zaman sürer?
Dişler ne zaman sürer?
Dişler doğumdan sonra genellikle yaklaşık 6 aydan itibaren sürmeye başlar. İlk dişin sürme zamanı 3 ile 14 ay arasındadır. Bebek 1 yaşında ve henüz hiç dişi sürmemişse, ebeveynler bebeklerinin diş gelişimi hakkında bir çocuk diş hekimine başvurmalıdır. 3 yaşın sonuna doğru çocuğun toplam 20 tane süt dişi bulunur. 6 yaşına kadar geçen bu döneme süt dişlenmesi adı verilir. 5,5 - 6 yaşından itibaren bazı süt dişleri düşer ve yerlerini sürekli dişlere bırakırlar. Ayrıca arka bölgelerden sürekli büyük azı dişleri sürmeye başlar. Tüm süt dişlerinin düşmesi ile tamamlanan bu döneme karışık dişlenme adı verilir. Yaklaşık 12-13 yaşında 20 yaş dişleri dışındaki tüm sürekli dişlerin sürmesi tamamlanır ve ömür boyu sürecek olan bu döneme sürekli dişlenme adı verilir.
Tablo 2. Süt dişleri sürme ve düşme zamanları
Süt Dişleri |
Sürme Zamanı |
Düşme Zamanı |
|
|
|
Orta Kesici Dişler |
6-12 Ay |
6-7 Yaş |
Yan Kesici Dişler |
6-12 Ay |
7-8 Yaş |
Köpek Dişleri |
18-24 Ay |
11-12 Yaş |
Birinci Süt Azı Dişleri |
12-18 Ay |
10-11 Yaş |
İkinci Süt Azı Dişleri |
24-30 Ay |
12-13 Yaş |
|
|
|
Tablo 3. Sürekli dişlerin sürme zamanları
Sürekli Dişler |
Sürme Zamanı |
|
|
Orta Kesici Dişler |
6-7 Yaş |
Yan Kesici Dişler |
7-8 Yaş |
Köpek Dişleri |
11-12 Yaş |
Birinci Küçük Azı Dişleri |
10-11 Yaş |
İkinci Küçük Azı Dişleri |
12-13 Yaş |
1. Büyük Azı Dişi |
6-7 Yaş |
2. Büyük Azı Dişi |
12-13 Yaş |
3. Büyük Azı Dişi |
17-21 Yaş |
|
|
Endodonti
Endodonti nedir?
Dişin iç kısmında, diş dokularının beslenmesinde ve korunmasında önemli olan küçük damar ve sinirler (pulpa dokusu) vardır. Pulpa dişin kuron kısmından başlayıp kök ucuna kadar ilerler. Bu dokulardan kaynaklanan hastalıkların tedavisiyle ilgilenen bilim dalı, “endodonti” dir.
Yakın geçmişimize kadar iltihaplanan dişlerin çekilmesi öngörülürdü. Tedavi yöntemlerinin temelinde çok büyük değişiklikler olmamasına rağmen; görüntüleme (röntgen) cihazlarındaki hızlı ilerleme, kanal içinde kullanılan aletlerin hızla ilerleyen teknolojiyle beraber daha da gelişmesi; bu dişlerin tedavi edilebilmesine olanak tanımıştır.
devamıPulpa dokusu nasıl iltihaplanır ve tedavi edilir?
Dişlerde bulunan tedavi edilmemiş derin dentin çürükleri ve dişlere gelen şiddetli darbeler nedeniyle dişin pulpa dokusu iltihaplanabilir. Bu iltihaplanma sonrasında dişte kendiliğinden başlayan çok şiddetli ağrılar olabildiği gibi, bu etkenler nedeniyle ağrı olmadan pulpa dokusu canlılığını da yitirebilir. Her iki durumda da dişin tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu tür durumlarda “kanal tedavisi” uygulanır. Bu tedavinin amacı, iltihaplanan pulpa dokusunun uzaklaştırılmasından sonra, orada kalan boşluğun (pulpa boşluğu), doku dostu maddelerle doldurulmasıdır. “Kanal tedavisi” lokal anestezi altında yapılan ve başarı yüzdesi yüzde 90’ların üstünde bulunan bir tedavi yöntemidir. Tedavi edilen dişler, üst dolguları da yapıldıktan sonra ağızda uzun yıllar fonksiyon görebilirler.
Tedavi sırasında belirli aşamalarda radyografi alınarak, dişin kök ucuna kadar ulaşabildiğinden emin olunur ve kök kanalı, kök ucuna kadar doldurularak tedavi tamamlanır.
devamıKanal tedavisi yapılacak dişlerde hangi belirtiler oluşur?
Dişte renk değişikliği, soğuk veya sıcağa karşı aşırı derecede duyarlılık, kendiliğinden özellikle gece başlayan ağrı ve yüzde apse nedeniyle oluşan şişlik, pulpa dokusunda bir problem olduğunu gösteren klinik belirtilerdir.
devamıKanal tedavisi görmüş dişler renk değiştirir mi ve dişlerdeki renk değişikliği giderilebilir mi?
Travma veya kanal tedavisinin bir sonucu olarak dişler kahverengi, pembe veya gri renk alabilirler. Renk bozukluğunun nedeni travma ise dişe önce kanal tedavisi yapılır; daha sonra beyazlatma işlemi uygulanır. Renk değişikliği kanal tedavisinden sonra ortaya çıkmışsa, öncelikle röntgen alınarak kanal tedavisinin tekrarlanıp tekrarlanmayacağına karar verilir. Eğer kanal tedavisinde sorun yoksa; renkleşmiş dişe kanal içi beyazlatma yapılarak diş eski beyazlığına kavuşabilmektedir.
devamıTedavi sırasında ağrı duyulur mu?
Kanal tedavisi lokal anestezi altında yapılan ağrısız bir tedavidir. Bu nedenle tedavi sırasında herhangi bir ağrı duyulmaz; ancak bazı durumlarda tedavi sonrası “akut alevlenme” adı verilen bir tablo ortaya çıkar. Bu tablonun oluşma sıklığı yok denecek kadar azdır. Buna rağmen hastaya tedavi öncesinde böyle bir durumun oluşabileceği bilgisi verilir. Tedavi tamamlandıktan sonra anestezinin etkisi geçtiğinde çok hafif bir ağrı hissedilebilir. Ancak bu da çok kısa sürede yok olacaktır. Gerekirse ağrı dindirici ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca dişin üzerine çiğneme yapıldığında hafif ağrı duyulabilir. Bu durum da kısa süre içinde kaybolacaktır.
devamıKanal tedavisi yapılan bir dişte nelere dikkat edilmelidir?
Tedavi tamamlandıktan sonra dişin üst dolgusu tamamlanana kadar, o dişin üzerinde çiğneme yapılmamasına önemle dikkat edilmelidir. Dolgu tamamlandıktan sonra bu diş de ağızdaki diğer dişler gibi çiğneme işlemine katılacaktır. Diş hekiminiz bu süre zarfında dişinizin kırılmaması için çiğneyici yüzden ???ölleme yaparak dişe aşırı yük gelmesini önleyebilir. Bu dişler çoğunlukla ağızdaki diğer dişler kadar uzun süre sağlıklı bir şekilde fonksiyon görebilmektedir.
Kanal tedavisi sonrası dişe gelebilecek yeni bir darbe, üst dolgusunun kırılması veya derin bir kırık ya da çatlak oluşması sonrası dişte yeniden enfeksiyon gelişebilir. Bu durumda eğer tedavi yenilenebilecekse, diş hekimi tarafından kanal tedavisi tekrarlanarak diş daha uzun süre ağızda tutulmaya çalışılır.
devamıKanal tedavisinin faydaları nelerdir?
Pulpa dokusunda oluşan iltihap nedeniyle çok şiddetli ağrılar veya kök ucunda lezyonlar gelişebilir ve bu durum dişlerin kaybedilmesine neden olabilir. Kanal tedavisi bu dişlerin ağızda tutularak, uzun yıllar ağızda çiğneme ve estetik bakımdan fonksiyon görmesini sağlar. Tedavi olarak kolay uygulanabilmesi ve hastaya çok büyük rahatsızlıklar vermeden gerçekleştirilebilmesi nedeniyle çoğunlukla tercih edilen bir yöntemdir.
Tedavi edilmeyen dişin kaybı sonrasında ihtiyaç duyulabilecek köprü veya implant tedavisine göre, çok daha ekonomik bir tedavi yöntemi olması büyük bir avantajdır. Bu nedenle tedavi şansı denenmeden bir dişin çekiminin düşünülmesi çok büyük bir hata olacaktır.
Kanal tedavisi ülkemizde ve dünyada bütün diş hekimleri tarafından uygulanabilen bir tedavidir. Bu konuda “Lisansüstü Eğitim” yapmış kişilere “endodontist” denir. Serbest diş hekimleri endodontistlerle işbirliği içinde çalışırlar ve gerekli gördüklerinde yardım isteyerek hastalarını en iyi şekilde tedavi görmelerini sağlarlar.
devamıGerekli görülen kanal tedavisi yapılmadığında ne olur?
Dişin iç kısmında, diş dokularının beslenmesinde ve korunmasında önemli olan küçük damar ve sinirler (pulpa dokusu) vardır. Bir dişin sinir dokusu yani pulpası çürük, travma vb. nedenler ile hasar gördüğünde parçalanır ve bakteriler bu boşlukta çoğalır. Bu aşama ilerlemeden dişe kanal tedavi yapılması gerekir. Çoğalan bakteriler enfeksiyona ya da apseye yol açabilir. Tedavi edilmemesi, diş köklerinde iltihabın artışıyla beraber kemik kaybına, dişlerde sallanmaya ve diş kaybına yol açabilmektedir.
devamıKanal tedavisi nedir?
Dişin iç kısmında, diş dokularının beslenmesinde ve korunmasında önemli olan küçük damar ve sinirler (pulpa dokusu) vardır. Bu dokuların zarar gördüğü durumlarda, pulpa dokusu küçük el aletleri yardımıyla çıkarılır, dişin içindeki bu boşluk temizlenir ve sağlığa uyumlu birtakım kök dolgu malzemeleri ile sızdırmaz bir biçimde doldurulur. Dişin çekilmesine gerek kalmadan ağızda tutabilmeyi amaçlayan bu işlem, ‘Kanal Tedavisi’ olarak adlandırılmaktadır.
devamıKanal tedavisi ne zaman yapılır?
Dişte renk değişikliği, soğuk veya sıcağa karşı aşırı derecede duyarlılık, kendiliğinden özellikle gece başlayan ağrı ve yüzde apse nedeniyle oluşan şişlik vb şikayetler ile bazı travmalar sonucu diş sinirinin zedelendiği durumlarda, kanal tedavisi işlemi yapılmaktadır.
devamıKanal tedavisi yapıldıktan sonra nelere dikkat edilmelidir?
Kanal tedavisi tamamlandıktan sonra dişin üst dolgusu yapılana kadar, o dişin üzerinde çiğneme yapılmamasına önemle dikkat edilmelidir. Sakız, lokum gibi yapışkan yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Ancak bu bölgede fırçalama ve temizlemeye özenle devam edilmelidir. Dolgu tamamlandıktan sonra bu diş de ağızdaki diğer dişler gibi çiğneme işlemine katılacaktır. Diş hekiminiz bu süre zarfında dişinizin kırılmaması için çiğneyici yüzden aşındırma yaparak dişe aşırı yük gelmesini önleyebilir.
devamıKanal tedavisi tekrarı ne zaman gerekir?
Kanal tedavisi sonrası dişe gelebilecek yeni bir darbe, üst dolgusunun kırılması veya derin bir kırık ya da çatlak oluşması, ya da eski kanal tedavisinin yetersiz olması durumlarında dişte yeniden enfeksiyon gelişebilir. Bu durumda eğer tedavi yenilenebilecekse, kanal tedavisi tekrarlanarak diş daha uzun süre ağızda tutulmaya çalışılır.
devamıKanal tedavisi yapılan diş ağızda ne kadar durur?
Başarılı ve yeterli bir kanal tedavisi sonrası diş, travma almadığı kırılmadığı ya da çatlak oluşmadığı müddetçe, tıpkı ağızdaki diğer dişler gibi sağlıklı ve uzun ömürlü olarak fonksiyon görebilmelidir.
devamıKanal tedavili diş ağrır mı?
Kanal tedavisi, sıklıkla iltihabın sebep olduğu ağrıyı gidermek için yapılan bir işlemdir. Kanal tedavisi işleminde, dişe gelen uyarıları alan ‘pulpa’ adını verdiğimiz sinir dokusu dişten uzaklaştırılacağı için kanal tedavisi tamamlandıktan sonra dişte soğuk, sıcak hassasiyeti gibi şikayetler oluşmaması gerekmektedir. Kanal tedavisi yapıldıktan sonra kısa bir müddet, ilgili bölgede duyarlılık ya da rahatsızlık hissi duyulması normal olsa da, uzun süreli şikayetlerde diş hekiminin tekrar görmesi sağlıklı olacaktır.
devamıKanal tedavisi sonrası işe dönebilir miyim?
Kanal tedavisi, sıklıkla lokal anestezi ile sadece ilgili bölgenin uyuşturularak yapıldığı bir işlemdir. İşlemden sonra anestezi nedeni ile uyuşukluk hissi geçinceye dek hastanın dilini, yanağını ısırmaması için dikkat etmesi dışında, günlük rutin aktivitelerine geri dönebilmektedir. Ancak bazı durumlarda; örneğin kanal tedavisinden önce yüzde şişlik, apse, travma, şiddetli ağrı vb. durumlar var ise, kanal tedavisinden sonra bu şikayetler hemen geçmeyebilir. Bu süre boyunca hastanın istirahat etmesi gerekebilir.
devamıOral İmplantoloji
Diş İmplantları nedir?
İmplantlar, dişlerini herhangi bir sebeple kaybetmiş olan hastarın diş eksikliğini ortadan kaldırmak için eksik olan bölgeye doğal dişi en iyi şekilde taklit eden doku dostu materyal olarak bilinen titanyum veya seramikten üretilmiş yapay kökler olarak tarif edilir.
devamıDiş İmplantlar nasıl uygulanır?
Diş implantları lokal anestezi ile acısız olarak rahatlıkla uygulanabilmektedir. Ancak bir veya birden fazla bazı sistemik hastalığı olan (kalp, şeker, tansiyon, tiroid … gibi) ve bu tarz cerrahi operasyonlardan korkan hastalara sedasyon (kısmı uyutularak- bilinci kısmi açık) veya genel anestezi (tam olarak uyutularak) ile rahatlıkla ve güvenle implant tedavisi yapılabilir. İmplant tedavisi implant tipine bağlı olarak bir hafta ile 6 ay kadar sürebilir. Eğer kemik hacmi yetersiz ise greft uygulaması sebebi ile bazen bu süre uzayabilir. Bazı özel implantlar ile kesi ve dikişsiz uygulama mümkündür.
devamıDiş İmplantları kimlere yapılır?
İmplant uygulaması neredeyse tüm hastalara yapılabilmektedir. Bu yelpaze tek dişini ya da tüm dişlerini kaybetmiş hastaları kapsamaktadır. Tek dişi çekilmiş olan hastalarda bu boşlukların tedavi edilmesi için klasik yöntemlerle boşluğun yanındaki komşu dişler küçülterek köprü protezi yapmak gerekir. Bu uygulama kendi sağlam dişlerine dokunulduğundan birçok hasta tarafından pek istenmemektedir. İmplant uygulamasında boşluğa bir implant yerleştirilerek komşu dişlere dokunulmadan diş eksikliği tedavi edilebilmektedir. Tüm dişlerini kaybetmiş hastalarda da klasik yöntemler ile hareketli, takıp-çıkarılabilen olarak tarif edilen bir total protez (damak protezi olarak bilinen) yapılmaktadır. Hastalar genellikle, özellikle de alt çenede bu hareketli protezlerin yemek yerken ve konuşurken oynamasından şikayet etmektedirler. İmplant uygulaması ile bu protezler stabil hale gelebilmekte ve hatta uygun kemik miktarı değerlendirildikten sonra kendi doğal dişleri gibi sabit bir köprü protezi yapılarak rahat ettirilmektedirler. Bir diğer uygulamada arka dişlerini kaybetmiş hastalara yapılmaktadır. Yine klasik yöntemler ile parsiyal protez (yarım damak olarak bilinen) yapılarak hastalar tedavi edilebilmektedir. Ancak bu da sadece birkaç dişini kaybetmiş hastalar tarafından ağıza hareketli bir protezin girmesi pek istenmez. İmplant uygulaması ile doğal dişleri en iyi şekilde taklit eden sabit bir köprü protezi ile hastalar memnun edilmektedir.
devamıDiş İmplantlarının uygulanmasına herhangi bir engel var mıdır?
Kemik hacmi implant uygulaması için çok önemlidir. Yetersiz kemik miktarı olan hastalarda bu durum çeşitli operasyonlar ile düzeltilebilir. Sigaranın genel sağlığa zarar verdiği bilinmektedir ve bu durum özellikle günde bir paketten fazla sigara içenlerde implantların uzun dönem başarısını olumsuz etkilemesi ile de görülmektedir.
devamıDiş implantlarının ömrü ne kadardır?
Bu soruyu implantları da doğal diş gibi değerlendirmek gerekir şeklinde cevaplamak daha doğru olur. Ağız bakımı iyi olmaması ve doğal diş kayıplarına sayılabilen sebepler implantlar için de geçerlidir. Nasıl doğal dişler için 6 ayda bir kontrol gerekiyorsa implantlar içinde aynı protokolü uygulamak gerekir. Bu şekilde implantları sağlıklı bir şekilde ağızda tutmak mümkün olacaktır.
devamıİmplant her yaşta uygulanabilir mi?
İmplant her yaşta uygulanabilir. Zaten diş kayıpları daha çok ileri yaş gruplarında görülmektedir. Ancak kız çocuklarında 15, erkek çocuklarında 18 yaş beklenmesi gerekir. Bazı özel durumlarda bu genç bireylerde de daha erken yapılması da mümkündür. Bunun hekim tarafından değerlendirilmesi doğru olacaktır.
devamıOrtodonti
Ameliyat sonrası ortodontik muayene sıklığı nedir?
Bebekler ameliyat öncesinde ve sonrasında, mutlaka kendilerini takip eden ortodontistlerine kontrole gelmelidirler. Süt dişleri sürerken yıllık kontroller devam eder. Süt dişlerinin sürer sürmez fırçalanması ve temizlenmesi, çürüklerin önlenmesi açısından büyük önem taşır. İlk daimi dişler çıktıktan sonra (ortalama altı-yedi yaş) ilave ortodontik tedavilere ihtiyaç duyabilir. Yarık hattında diş eksikliği ve özellikle üst çenenin iskeletsel gelişim yetersizliği gibi problemler nedeniyle ortodontik tedavi gerekebilir. Dolayısıyla diş kontrolleri aksatılmamalıdır.
devamıOrtodontik tedavinin maliyeti nedir?
Problemin ciddiyeti, tedavi süresi her hasta için farklılık gösteriyor ve bu yüzden ortodontik tedavi için çeşitli maliyetler olacaktır. Doktorunuz size en iyi kişiselleştirilmiş seçeneği sunacak ve sizin için en uygun tedavi çeşitleri arasından seçim yapma şansı verecektir. Hastanemizde ödemeyi mümkün olduğunca sizin için uygun hale getirecekleri bir fiyatlandırma departmanımız var. Ortodontik tedavi ihtiyacı konusunda farkındalık yaratmak ve ihtiyacı olanlara ulaştırmak için zaman zaman hastalarımıza uygun ödeme planları ile bazı kampanyalar gerçekleştiriyoruz.
devamıTedaviye başladıktan sonra ortodontik kontrollerim için ne sıklıkla ziyaret edilmeliyim?
Ortodontist tedavi kontrolü, ortalama olarak her dört ile sekiz haftada birdir.
devamı60 yaşındayım ortodontik tedaviden faydalanabilir miyim?
Aktif diş eti hastalık yoksa sağlıklı dişler her yaşta hareket ettirilebilir. Yeditepe üniversitesinde yetişkin hastaları düzenli olarak tedavi ediyoruz. Günümüzde, her beş hastadan biri yetişkin.
devamıŞeffaf plaklar veya estetik seçenekler sunuyor musunuz, eski moda metal braketleri sevmiyorum.
Teknolojideki ilerlemelerle, diş renginde diş telleri, dişlerin arkasına yerleştirilen lingual braketler veya şeffaf plaklar günümüzde rahatlıkla sunabiliriz . Ancak günümüzde metal braketlerin çok daha küçük olduğunu ve bazen ortodontistinizin bunları sizin için daha iyi bir seçenek olarak önerdiğini unutmayın. Yüz yüze görüşme, ihtiyaçlarınıza en uygun tedavi türünü öğrenebilirsiniz.
devamıOrtodontik tedavinin bitmesi ne kadar sürer?
Tedavinin uzunluğu, bir hastanın sahip olduğu sorune bağlı olacaktır. Basit vakaların tedavisi yalnızca birkaç ay sürebilir iken, tam bir kapanış düzeltmesi birkaç yıl sürebilir. Ortodontist, konsültasyonda günümüzdeki toplam aktif tedavinin bir tahminini size verebilir, ancak bu yalnızca bir tahmindir.
devamıBirkaç ortodontisti ziyaret ettim ve her biri tedavi ile ilgili farklı şeyler söyledi, ne yapmalıyım?
Tek bir “doğru” tedavi yoktur. Danıştığınız tüm doktorlar ortodontist olduğu sürece hepsi doğrudur. Her ortodontistin kendine ait bir tedavi yöntemi vardır, doktor seçerken göz önünde bulundurmanız gereken tek konu, uzman olduğundan emin olmaktır.
devamıTek çenede diş teli olması mümkün mü? Çünkü sadece alt çenemde çarpık var.
Alt dişlerinizin üst dişlerinizle aynı hizada olup olmayacağı, ancak konsültasyon için bir ortodontiste gidilerek cevap verilebilecek bir şeydir. Ortodontist sadece dişlerinizi seviyelemek kalmaz, aynı zamanda iki çene ilişkisini de hizalar, bu nedenle neredeyse çoğu zaman her iki çeneyi tedavi etmek gerekir.
devamıOrtodontik tedaviye başlamak için hangi yaş ideal kabul edilir?
Kronolojik yaş, bir hastanın ortodontik tedaviye aday olup olmadığına karar verirken bir faktör değildir; Tedavinin başlaması için tek bir ideal yaş yoktur. Sağlıklı dişler her yaşta hareket ettirilebilir. Türk ortodonti derneği, tüm çocukların ortodontik bir problemin varlığının ilk farkına vardıklarında, tercihen 7 yaşından önce bir ortodontist ile kontrolünden geçmelerini önermektedir.
devamıEn hızlı ve en iyi ortodonti tedavi seçenek hangisidir?
En iyi tedavi, bir ortodontist tarafından yapılan tedavidir. Ortodontistler, en iyi gülümsemenizi elde etmenizi sağlayacak eğitim, deneyim ve tedavi seçeneklerine sahiptir. Ortodontist, diş hekimliği okulundan mezun olduktan sonra 4 yıldan fazla bir sürede üniversitede ortodonti eğitimi alan bir diş hekimidir. Hastanemizde en ileri teknolojiyi kullanıyoruz, ancak tedavinizi olabildiğince hızlı hale getirmek için sizin dikkat edebileceğiniz başka konular da var:
• Tedavi sırasında ortodontistinizin diş fırçalama, diş ipi kullanma, profesyonel temizlik ve diyet hakkındaki talimatlarını uygulayın.
• Ortodontistle randevularınızın hiçbirini kaçırmayın.
devamıOrtodontik tedaviye başlama zamanı ve yaşı
Çocuğunuzun ilk ortodontik kontrolü yedi yaşından geç olmamalıdır. Bu yaşta dişler düzgün sıralanmış görünse de gizli bir kapanış problemi söz konusu olabilir. Bu problemlere işaret eden bazı ipuçları bulunmaktadır:
Dengeli olmayan yüz ve çene yapısı Ağızdan solunum Fonksiyonda (çiğneme, konuşma gibi) ve kapanışta zorlanma Parmak emme, tırnak yeme, yanak ve dudak ısırma gibi kötü alışkanlıkların bulunması Aşırı ileride veya geride konumlanmış çene yapıları Önden konumlanmış dişler Alt ve üst çenedeki dişlerin temas etmemesi veya normal olmayan bir şekilde kapanması Süt dişlerinin erken ya da geç kayıpları Çapraşık, yanlış yerde konumlanmış veya sürmemiş dişlerin varlığıDişlerin arka tarafına yerleştirilen apareyler ve teller sayesinde, fark edilmeden dişlerinizdeki çapraşıklık giderilebilmektedir. Yetişkinlere uygulanabildiği gibi estetik kaygı taşıyan okul çağındaki gençlere de tavsiye edilmektedir.
Diş teli kullanmak istemeyen hastalar ise kişiye özel üretilen şeffaf plaklarla ortodontik tedavi görebilirler. Bu şeffaf plakları yemekler haricinde düzenli olarak kullanmaları yeterlidir.
Eğer bu yaşta bir problem saptanırsa, ortodontistiniz tedaviye başlamak için en uygun zaman konusunda sizi yönlendirecektir.
Bu dönemde teşhis edilen problemlerin erken tedavisi sonucu, mevcut anormali ya tamamen ortadan kaldırılabilir ya da ileri yaşlarda yapılacak ikinci faz ortodontik tedavinin, daha kolay ve kısa sürede tamamlanmasına yardımcı olunur.
devamıBebeğin ağzının ve aygıtın temizliği nasıl yapılmalıdır?
Bebeğin ağzının ve aygıtın temizliği çok önemlidir. Şekillendirme aygıtı tüm gün (gündüz ve gece) bebeğin ağzında kalmaktadır. Beslenme bitiminde aygıt bebeğin ağzından çıkartılır, hem aygıt hem de ağız temizlenmelidir. Daha sonra aygıt yeniden bebeğin ağzına yerleştirilir.
Ağız temizliği: kulak temizleme çubukları veya temiz bir gazlı bez, ılık suyla ıslatılır. Bebeğin dudak ve damağındaki beslenme artıkları ile burundan gelen akıntılar temizlenir.
Aygıtın temizliği: Aygıtın iç ve dış yüzeyi akan suyun altında küçük boy diş fırçası ve diş macunu kullanılarak temizlenir.
Plak, kaynar suyla yıkanıp kaynatılmaz!
Plak, çamaşır suyuyla temizlenmez!
Plak temizlenmezse bebeğin ağzındaki mikroplarda artış olur ve pamukçuk enfeksiyonu gelişebilir! Plağı ağızda sabitlemek amacıyla yanak kısımlara bantlar uygulanmaktadır.
Herhangi bir alerjik durumda veya kızarmada bantları her seferinde farklı bölgelere yapıştırmanız gerekmektedir. İleri durumlarda çocuk doktorunuzla bağlantıya geçmeniz gerekir.
İlk ortodonti randevusu nasıl alınır? Bu randevuda aileler yanlarında neler bulundurmalıdırlar?
Yeditepe Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Sekreterliği (0216 468 08 08 – 6265 veya 6346) aranarak randevu alınır. Bebekler tedaviye salı günü kabul edilmektedir.
Çocuk doktorundan, bebeğin genel sağlığının iyi olduğunu belgeleyen rapor getirilmediğinde, bebeklere herhangi bir işlem yapılamamaktadır.
Bebek muayene edilir ve kayıtları alınır.
Şekillendirme plağının yapılabilmesi için anestezi uzmanı ve ebeveyn eşliğinden ağız ve burun ölçüsü alınır.
Aygıt yapımı için ortalama iki-üç saat gerekmektedir.
Bu esnada, hastanemizde beklemeyi tercih eden ailelerin, bebekleri için; biberon, anne sütü, mama, bez gibi bebek için gerekli malzemeleri yanlarında getirmeleri rica edilmektedir.
Plak, bebeğin ağzından kontrol edilir, aygıt kullanımı ve beslenme eğitimi verilip bir hafta sonraki kontrol randevusuna çağrılır.
Ortodontist aksini söylemedikçe, şekillendirme aygıtı kullanan bebekler ilk ameliyatlarına kadar her hafta kontrole gelmelidirler.
Haftalık kontrollerde de kliniğimizin yoğunluğunu nedeniyle hastalarımızı bekletmemiz gerekebilir.
Bu nedenle ailelerin her hafta bebeklerinin ihtiyaçlarını yanlarında getirmeleri rica edilmektedir.
Ortodontik tedavi sırasında ağız-diş bakımı ve dikkat edilecek konular nelerdir?
Aşağıda sıralanan önlemler tedavi sırasında çürük oluşumunu önlemeye yardımcı olup, kullanılan apareylerin zarar görmesine engel olur.
Her yemekten sonra dişler ortodontistinizin tarif ettiği şekilde fırçalanmalıdır. Diş araları, ara yüz fırçaları ve diş ipleri kullanılarak günde en az bir defa temizlenmelidir. Çürük ve diş etlerinin kontrolü için düzenli olarak diş hekimine gidilmelidir. Ortodontik tedavi boyunca randevulara aksatılmadan gidilmelidir. Tedavi için gerekli olan apareyler tarif edildiği şekil ve sürede düzenli olarak takılmalıdır. Apareylerin bozulma, kırılma veya çıkmasına sebep olabilecek yapışkan gıdalar (şeker, sakız, karamel gibi) tüketilmemelidir. Sert yiyeceklerden (çerez, havuç, kızarmış ekmek gibi) mümkün olduğunca uzak durulmalı, yiyecekler küçük lokmalar halinde yenmeli ve ön dişlerle ısırma hareketi yapmaktan kaçınılmalıdır. İçinde çekirdeği olan meyveler ise, çekirdekleri çıkartılarak yenmelidir. Apareye alışma süreci yaklaşık 7-10 gündür. Bazen dişlerde ağrı ve hassasiyet olabilirken, ağız dokularında da yaralanmalar görülebilir. Böyle durumlarla karşılaşıldığında, ortodontistinizin verdiği öneriler doğrultusunda hareket etmeli, devamı halinde ise doktorunuzla iletişim kurulmalıdır.ORTODONTİK TEDAVİNİZİ, KESİNLİKLE BİR ORTODONTİ UZMANINA YAPTIRINIZ.
devamıErken tedaviyle sağlanabilecek avantajlar
Çocuğunuz yedi yaşını geçmiş olsa bile, ortodontik muayenesinin yapılması çok önemlidir. Çoğu aktif ortodontik tedavi 9-14 yaşları arasında başlamaktadır. Bununla birlikte yetişkinlerin de ortodontik tedaviden faydalanabileceği unutulmamalıdır. Her ne kadar braketler ve teller düşünüldüğünde ilk akla gelen çocuklar olsa da, bugün çok sayıda yetişkin hem estetik hem de fonksiyonel problemlerine çözüm bulabilmek için ortodontik tedaviye başvurmaktadır. Günümüz teknolojisi sayesinde daha az görünen ve daha rahat kullanılabilen braketler tedaviyi eskiye oranla daha çekici yapmaktadır. Sağlıklı dişler, kemik ve diş etleri hemen her yaşta tedaviye olumlu cevap vermektedir.
Dudak-damak yarığı olan bebekler nasıl beslenmelidir?
Ortodonti kliniğinde dudak damak yarıklı bebeklere nasıl bir tedavi uygulanır?
Ortodonti kliniğinde bebeklere iki tip aygıt uygulanır:
Beslenme aygıtı
sadece damağında geniş yarık bulunan ve beslenme sorunu yaşayan bebeklerin beslenmesini kolaylaştırmak amacıyla yapılan aygıttır. Bu aygıt sadece beslenme esnasında takılır. Beslenme bitiminde bebeğin ağzından çıkarılıp gerekli bakımı yapıldıktan sonra (bknz. aygıt bakımı: 6. soru) doktorun verdiği saklama kabında saklanır. “Bebek, plaksız beslenemez” ifadesi yanlış bir inanıştır. Özellikle sadece damağında küçük yarık bulunan bebekler, aygıt olmadan da beslenebilirler. Beslenebilen bebeklerde ortodondistin bir müdahalesi gerekmemektedir. Ancak bebekler yıllık kontrollerle ortodontist ve plastik cerrah tarafından izlenir.
Şekillendirme aygıtı
dudak ve damağında yarık bulunan ve damak ile burnun şekillendirilmesi gereken bebeklere uygulanan aygıt.
Şekillendirme aygıtı hangi bebeklere uygulanır?
Plastik cerrahın ve ortodontistin uygun gördüğü ve genel sağlık durumu iyi olan (özellikle nefes almasında ve kalbinde herhangi bir problem olmamalıdır) dudak-damak yarıklı bebeklere uygulanır.
Dudak damak yarıklı bebeğiniz doğduğunda ne yapmalısınız?
Dudak damak yarığıyla doğan bir bebek ilk olarak en yakın zamanda plastik cerrahın kontrolüne girmelidir. Plastik cerrahın uygun gördüğü durumlarda beslenme aygıtı veya damak ve burun yapılarını şekillendirmek üzere aygıt yapılması için en kısa sürede (doğumun ardından ilk bir-iki hafta içinde) ortodonti kliniğine gelmelidir. Beslenmesinde problem varsa beslenme uzmanı tarafından görülmelidir. Ayrıca işitmesinin kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir.
devamıBebeklerin dudak ve damak ameliyatları ne zaman yapılır?
Doğumdan hemen sonra plastik cerrahla tanışan bebekler, bebeklik döneminde genelde iki ya da üç ameliyat geçirebilirler. Dudağın tamiri için ilk ameliyat üçüncü ve dördüncü aylardan sonra yapılırken, damak ameliyatı bir yaşını doldurmadan yapılmaktadır.
devamıDudak-damak yarıklı bebeklerin tedavisiyle hangi doktorlar ilgilenir?
Plastik cerrah, çocuk doktoru, beslenme uzmanı, ortodontist, kulak burun boğaz uzmanı, çocuk diş hekimi (pedodondist), konuşma terapisti, psikolog ve anestezi uzmanı. Sıraladığımız uzmanlar çocuğunuzu bebeklikten erişkinliğe dek uygun zamanlarda takip edeceklerdir.
devamıYarık dudak ve damağın sebebi nedir?
Dudak ve damak, ana rahminde başlangıçta zaten yarıktır. Altıncı ve onuncu haftalarda bu yarık normal olarak birleşir ve çocuk normal hale gelir. İşte bu birleşme olmayınca dudak ve damak yarıkları oluşur. Bu dönemde rutin gebelik takipleri ve ultrasonla bu deformiteler tanınır. Çoğunlukla kesin sebep bulunamaz; ancak hamilelik sırasında alınan ilaçlar, röntgen ışını, stres, travma veya geçirilen bazı virütik hastalıklar, bazı vitaminlerin eksikliği veya fazlalığı neden olarak sayılabilir. Ayrıca hastalığın kalıtımla da geçme olasılığı vardır. Dudak damak yarıkları 700-1000 doğumda bir görülür.
devamıPeriodontoloji
Diş eti hastalıkları nelerdir, belirtileri nasıl anlaşılır?
Diş eti hastalıkları, basit bir dişeti iltihabından (gingivitis) çene kemiklerinin eridiği, dişlerin sallanarak kaybedildiği şiddetli enfeksiyonlara (periodontisis) kadar geniş bir alanı kapsar. Hastalıklarla birlikte diş etleri şişer, kızarır, kanar, çekilir, diş boyları uzar, ağız kokusu meydana gelir, dişler yer değiştirir, araları açılır ve sonunda dişler kaybedilir. Diş eti hastalığının en önemli belirtilerinden biri olan ve hasta tarafından kolaylıkla fark edilebilen diş eti kanaması, diş fırçalarken, sert gıdalar yerken, kimi zaman da kendiliğinden meydana gelir.
devamıMikrobiyal dental plağın görüntüsü nasıldır?
Mikrobiyal dental plak, diş ile aynı renkte olduğu için gözle tespit edilmesi oldukça güçtür. Plağın yapısı yumuşaktır, diş fırçası ve diş ipi kullanımıyla diş yüzeyinden kolayca uzaklaşabilir. Bu plan temizlenmezse birkaç gün içerisinde kireçleşip sertleşir ve “diş taşı” oluşur. Diş taşının pürüzlü yapısı, plağın daha hızlı ve fazla birikmesine neden olur. Böylece iltihap daha çabuk ilerler.
devamıDiş eti hastalıkları nasıl teşhis edilir?
Bu hastalıklar genellikle kronik seyreden hastalıklardır. Hastalık var olmasına rağmen bir süre hiç fark edilmeyebilir. Diş etleri kanıyorsa ve büyümüşse, diş taşları varsa, kimi zaman diş etleri çekilmiş ve dişler uzamışsa, bazı dişler yer değiştirmiş ve araları açılmışsa, diğer dişler sallanıyorsa, ağızda kötü bir tat ve koku varsa mutlaka bir diş eti hastalıkları uzmanına gidilmelidir.
devamıDiş eti hastalığının başka nedenleri olabilir mi?
Bilindiği gibi en önemli etken mikrobiyal dental plaktır; ancak sistemik, çevresel ve kalıtsal bazı faktörler de hastalığın gelişimi için risk faktörüdür.
devamıDiş eti hastalıkları ile sistemik hastalıklar arasında bir ilişki var mı?
Periodontal hastalıklar, kalp ve akciğer hastalıkları, diyabet ve erken doğum/düşük doğum ağırlığı gelişiminde önemli bir risk faktörüdür.
Kalp hastalıkları ve periodontal hastalıkların gelişim mekanizmaları benzer olup her iki hastalık da ileri yaşlarda, erkeklerde, sosyo-kültürel düzeyi düşük, sigara içen yüksek tansiyonu olan, stresli bireylerde daha sık ortaya çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarda oral enfeksiyona sahip kişilerde, enfeksiyonun görülmediği bireylere kıyasla yüzde 25 daha fazla kalp krizine rastlandığı belirtilmiştir. Periodontal hastalığa neden olan mikroorganizmalar ve salgıladıkları zararlı maddeler diyabette önemli rol oynarlar. Kontrol altında olmayan diyabet hastalarında aynı ağız hijyen seviyesine sahip kontrollü diyabet hastalarına göre daha fazla periodontal hastalık geliştiği bilimsel çalışmalarla saptanmıştır. Periodontal tedaviyle kan şekerinin, yani diyabetin kontrolü de kolaylaşır.
Periodontal hastalıkta etkili olan mikroorganizmaların solunması veya bu mikroorganizmaların solunum yollarında toplanması, akciğer hastalıklarının gelişmesine yol açar. Periodontal hastalıkta etkili olan mikroorganizmalar ve salgıladıkları zararlı maddeler, fetüs-plasenta ünitesi için bir tehdit oluşturur. Annenin yaşının küçük olması (18 yaş altı), ilaç, alkol ve sigara kullanımı, stres, genetik, genitoüriner sistem enfeksiyonları ve periodontal hastalık, erken doğum/düşük doğum ağırlığı gelişimindeki risk faktörleridir.
devamıİlaç kullanımı diş eti hastalığıyla sonuçlanır mı?
Çeşitli sistemik hastalıkların tedavisi amacıyla kullanılan ilaçlar, diş etlerinde büyümeyle sonuçlanabilir.
Bu ilaçlar epilepsi tedavisinde kullanılan antikolvulsan phenytoin, organ-doku nakli sonrasında kullanılan immunosupresif Cyclosporin A ve kalp hastalıkları ile hipertansiyon tedavisinde kullanılan kalsiyum kanal blokerlerinde Nifedipine, Diltizem ve Verapamildir ilaç kullanımına bağlı gelişen diş eti büyümeleri özellikle ön bölgelerde ve restorasyonların çevresinde daha sık görülür. Phenytoin ve kalsiyum kanal blokerleri sıkı kıvamlı, soluk pembe renkli ve kanamayan diş eti büyümelerine neden olur. Cyclosporin A’ya bağlı diş eti büyümelerinin yüzeyi pürtüklüdür ve kanamaya eğimlidir.
Sigara kullanımı diş eti hastalığı için risk faktörü sayılabilir mi?
Sigaranın periodontal hastalıklardaki kemik kaybının artışında bir risk faktörü olduğu ve periodontal tedavilere karşı doku cevabını azalttığı bilinmektedir. Günde 10 adetten fazla sigara içen hastalarda, diş eti hastalıkları tedavisinin başarı oranının düştüğü bildirilmiştir. Bu durum, sigaranın damarlanma üzerindeki etkisine, savunma hücrelerinin fonksiyonunu bozmasına, kollagen sentezini etkilemesine ve iltihabi cevabı değiştirmesine bağlanmaktadır.
Periodontal operasyonlar, sadece diş etlerini veya dişleri çevreleyen tüm dokuları ilgilendirebilir. Hastalık sadece diş etlerini ilgilendiriyorsa, büyümüş diş etleri kesilerek ağız ortamından uzaklaştırılır, derin dokulara ilerlediğinde ve kemik erimesi oluştuğunda ise farklı bir operasyon uygulanır. Diş eti kaldırılır, iltihaplı dokular temizlenir, kemik düzeltilir veya yeni kemik oluşturmak üzere çeşitli biyomateryaller uygulanır. Daha sonra diş eti kemiği örtecek şekilde yerleştirilip dikilir ve doku iyileşmeye bırakılır. Bir ya da iki haftadan sonra dikişler alınır. Operasyondan sonra üç-altı ay aralarla kontroller gereklidir. Yapılan tedaviyle iltihabın ortadan kalkması, hastalığın ilerlemesinin durması, hastanın kendi kendine etkin temizlik yapacağı bir ağız ortamının oluşması, biyomateryal kullanımında ise hastalık sonucu yıkıma uğrayan dokuların yeniden yapılanması sağlanır. Tüm bunların sonucunda kişiler doğal dişlerini ağızlarında uzun yıllar fonksiyon görecek şekilde tutarlar.
Tedavi sonucunda neler elde edilir?
Tedavi sonrasında dişler temiz, diş eti açık pembe renkli, sert kıvamlı ve kanamasızdır. Eğer hastalığa bağlı çok ileri kemik yıkımı oluşmuş ise operasyon sonrasında dişlerin boyları uzayabilir. Ancak dişleri destekleyen dokular sağlıklıdır. Bugün elimizdeki teknik imkanlar periodontal problemlerin hemen hepsini çözebilecek düzeydedir. Ancak diş çevresinde kalan kemik miktarı tedavi seviyesindeyse, diş çekimi de tedavi planına dahil edilir.
Periodontal cerrahinin başarısı pek çok faktöre bağlıdır. Periodontal cerrahinin başarısını azaltan, hastaya ait bazı sebepler vardır. Bunlara örnek olarak; diyabet, aşırı alkol tüketimi, sigara, bazı ruhsal bozukluklar, kan hastalıkları bağışıklık sistemi bozuklukları, kortizon kullanımı ve radyasyon tedavisi verilebilir. Her hastada diş etinin ve kemiğin iyileşme kapasitesi farklıdır. Ayrıca operasyon sonrası yara bölgesine uygulanacak özenli ve titiz bakım, diş fırçalama ve arayüz temizliği tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
devamıTedavi süresi nedir?
Hastalığın şiddet derecesine göre üç hasta ile altı ay arasında değişebilir. Tedaviden sonra düzenli olarak 3-6 ay arayla hekim tarafından kontrollerin yapılması gerekir.
devamıProtetik Diş Tedavisi
Ölçü alınırken dijital yöntemlerle alınması mümkün mü?
Hastanemizde ağız içi kameralar ile dijital ölçü alınabilmektedir. Çoğu vakada bu yöntemler tercih edilebilir ve dijital yöntemler kullanılarak protezler üretilebilmektedir.
devamıAşırı harap olmuş dişleri kurtarmak mümkün mü?
Porselen kuron yapılmadan önce post-core adı verilen tedavi seçeneği ile aşırı harap olmuş dişlerin kök kanalından destek alınarak mevcut dişin güçlendirilmesi yapılabilir. Bu, kullanılan postun çeşidine göre bazen tek seansta bazen birkaç seansta tamamlanan bir işlemdir.
devamıBir dişe tek başına kuronlama yapılabilir mi?
Aşırı harap olmuş veya estetik olarak kabul edilemez durumda olan dişin tek başına çeşitli materyallerle kuronlanarak tedavisi yapılabilir.
devamıDişler kuronlanırken farklı malzeme alternatifleri var mıdır?
Dişler kuronlanırken metal, metal destekli porselen, tam porselen (güçlendirilmiş porselen, zirkonyum alt yapılı porselen) gibi farklı malzeme alternatifleri vardır.
Metal destekli porselen kuronlar: Estetik ve hijyenik olan porselen yapı ve onu taşıyan metal altyapıdan ibarettir.
Tam porselen kuronlar (Güçlendirilmiş porselen, Zirkonya altyapılı porselen restorasyonu): Estetiğin önemli olduğu ön grup dişlerde ışık geçirgenliği doğal dişe benzeyen metalsiz porselenler kullanılabilir. Güçlendirilmiş porselen veya zirkonya altyapı olarak kullanılır. Metal altyapıya gerek olmadığından daha iyi estetik sonuçlar elde edilebilir.
metal destekli kuronların tam porselenlere göre dezavantajları nelerdir?
Metal destekli porselenler içerdikleri metal alaşımların maskelenmesi için opak porselen tozları kullanılarak yapılır. Bu durumda estetik de doğallığın yaratılmasını zorlaşırır. Aynı zamanda içerdikleri metal alt yapı uzun dönemde dişetinde gri metal yansımaları yaparak estetik rahatsızlıklar doğurabilir.
Metal kuron: Tamamı metalden (altın, krom, kobalt gibi) yapılır. Estetik sorun teşkil etmeyen arka bölgedeki dişlerde ve çenelerde porselen kuron yapımına yeterli yer olmadığı durumlarda kullanılır. Kullanım alanı sınırlıdır.
devamıPorselen laminalar halk arasındaki adıyla yaprak porselenler ne demektir?
Porselen laminalar dişlerin ön yüzlerine yapışan çok ince porselen yapılardır. Porselen laminalar ile dişlerin arasındaki boşluklar kapatılabilir, boyları uzatılıp yeniden şekil verilebilir, kırık çatlak, kötü formlu ve ileri derecede renklenmiş dişler güzel bir görünüme kavuşturabilir. Ayrıca diş rengini beğenmeyen kalıcı beyazlık isteyenlerde, gülüşünü beğenmeyen hastalarda gülüş tasarımı amacıyla, antibiyotik nedeni ile renklenmiş dişlerde, hafif çarpık dişlerin düzeltilmesinde, ortodonti tedavisi gerektiren, ileri derecede olmamak kaydıyla çapraşıklıklar birkaç seansta düzeltilebilir.
devamıPorselen laminaların yapımı nasıldır?
Karar verildikten sonra dişiniz porselen laminalar için hazırlanır. Dişinizin ön ve kesici yüzeyinden çoğu zaman 1 milimetreden az mine dokusu kaldırılıp, dişinizden ölçü alınır. Bu ölçü yardımı ile dişinize uygun, gülüşünüzü tamamlayacak, neredeyse yaprak kalınlığında, uygun renkte porselen laminalar yapılır ve uygun renkte özel yapıştırıcılar ile dişinize yapıştırılır.
devamıPorselen dolgu ne demektir?
Kısmen hasara uğramış, madde kaybı bulunan dişlere amalgam ya da kompozit dolgu yapmak yerine estetik ve sağlamlık açısından çok daha üstün nitelikli porselen dolgular hazırlanarak dişteki mevcut boşluğa yerleştirilir. Birkaç seansta tamamlanan bir işlemdir.
devamıBirkaç diş eksikliğinde tedavi seçenekleri nelerdir?
Bir veya birkaç diş eksikliğinde implant ve köprü tedavisi alternatiflerimiz vardır.
Köprü: Bir veya birkaç dişin eksikliğinde kişide estetik, fonetik ve fonksiyon kaybını karşılamak amacı ile eksik dişlere gelecek yükü taşıyacak sayıda komşu dayanak dişlerden destek alınarak diş eksikliğinin kapatılması için uygulanır. Vakanın durumuna göre materyaller ve köprü tipleri arasında seçim yapılır.
devamı
Sabit protez yaptırırken diş kesiminden sonra geçici protez yapımı ne kadar sürer?
Hastanemizde sabit protez uygulamalarında, diş kesiminin yapıldığı gün 1-2 saat içerisinde geçici protezler hazırlanıp hastalara uygulanmaktadır.
devamıSabit protezin yapılma aşamaları nelerdir?
Sabit protezlerle tedavi prosedürü en az 4 seans gerektirir.
Preparasyon ve ölçü: Restorasyon yapılacak diş ya da dişler, uygulanacak restorasyon miktarı kadar küçültülüp laboratuvar modeli ve işlemleri için bütün ağzın hassas ölçüsü alınır. Renk tespiti hastayla mutabakat sonucu alınır.
Altyapı provası: Laboratuvarda model üzerinde hazırlanan zirkonyum veya metal altyapının ağız ortamında prova ve uyumlanması yapılır.
Porselen prova: Restorasyonun bitiminden önceki aşamadır. Laboratuvarda hazırlanan porselenin komşu, karşı dişler ve çevre dokularla ilişkisi kontrol edilir. Renk ve estetik olarak yüzünüz ve gülüşünüz ile uyumu kontrol edilir. Hastaya uygun karakterizasyonlar bilgi verilerek bu aşamada yapılır. Hastanın son onayı alınır. Cila yapılmak üzere laboratuvara gönderilir.
Cila ve simantasyon: Laboratuvarda cilası yapılan restorasyon son kez ağızda denenir, herhangi bir problem yoksa, hastanın da onayı alındıktan sonra restorasyon diş üzerine sabitlenir, yapıştırıcı sertleştikten sonra artıklar temizlenir. Artık restorasyonlar hastanın kullanımına hazırdır.
Hasta bilgilendirme: Tüm ağız hijyeni ve bakımının restorasyonların ömrüne direkt etkisi olduğundan dişler ve çevre dokular ile ilgili bakım teknikleri anlatılır. Özel olarak restorasyonlar (köprüler) için gerekli yöntemler varsa hasta bilgilendirilir. Rutin kontrolleri için randevu verilir.
devamıHareketli protez ne demektir? Kaç türlü hareketli protez vardır?
Hareketli protez, hasta tarafından takılıp çıkartılabilen ve eksik dişlerin yerini tutan yapay bir aygıt demektir.
Doğal dişlerin tamamının olmadığı vakalarda yapılanlara total protez denir. Bu tür protezler halk arasında takma diş olarak bilinir.
Bazı ana dişlerin var olduğu bazılarının da çekilmiş olduğu durumlarda yapılan takılıp çıkarılabilir protezlere parsiyel protez denir. Parsiyel protezler ya klasik akrilik protezler şeklinde olur ya da iskelet protez diye adlandırılan tek parça dökümden yapılır. Bu tip protezler, ana dişlere bağlana ve kroşe denilen tellerle tutuculuk sağlarlar. Bu tel tutucuların göründüğü ve estetik olmadığının düşünen hastalara hassas bağlantılı estetik protezler de yapılabilir. Hassas bağlantılı protezler halk arasında ankerli protez olarak da bilinirler.
devamıPorselen laminalar halk arasındaki adıyla yaprak porselenler ne demektir?
Porselen laminalar dişlerin ön yüzlerine yapışan çok ince porselen yapılardır. Porselen laminalar ile dişlerin arasındaki boşluklar kapatılabilir, boyları uzatılıp yeniden şekil verilebilir, kırık çatlak, kötü formlu ve ileri derecede renklenmiş dişler güzel bir görünüme kavuşturabilir. Ayrıca diş rengini beğenmeyen kalıcı beyazlık isteyenlerde, gülüşünü beğenmeyen hastalarda gülüş tasarımı amacıyla, antibiyotik nedeni ile renklenmiş dişlerde, hafif çarpık dişlerin düzeltilmesinde, ortodonti tedavisi gerektiren, ileri derecede olmamak kaydıyla çapraşıklıklar birkaç seansta düzeltilebilir.
devamıProtezlerime hemen alışacak mıyım ve eskisi gibi yemek yiyebilecek miyim?
Protezlere alışmak biraz zaman isteyen bir konudur. Çok iyi yapılmış protezlerde bile bu durum kişiden kişiye değişen bir süreçtir. Bu süreçte hastaların ağızlarına ufak lokmalar alması, dudaklarını açmadan yemekleri yavaş yavaş çiğnemeleri gerekir. Başlangıçta ağızlarının her iki tarafına da lokmayı koyarak iki taraflı çiğnemelerinde yarar vardır. Protezlerin takıldığı ilk günlerde yumuşak yiyecekler yenmesi önerilir. Protezlerin vuran yerleri varsa bu bölgeler hekim tarafından düzeltilecektir.
Total protezlerde normal ve rahat yemek yemek genel olarak 4-6 hafta gerektirir. Hastaların bu süreyi hekimlerinin önerilerini dikkate alarak geçirmeleri, en önemlisi de protezlerini kullanacaklarına dair “kararlı” olmaları gerekir. Hemen pes edip protezi çıkarmamalıdırlar. Bu durum özellikle eski protezleri olan hastalar için söz konusudur. Çünkü en ufak bir vurukta hemen yenilerini çıkartıp eski protezlerini takarlarsa yeni protezlerine alışmaları çok uzun sürebilir.
devamıProtezlerimle normal konuşabilecek miyim?
Protezler ağız ortamında az da olsa bazı seslerin telaffuzunda zorluklar gibi değişikliklere neden olabilir. Bu durumda yüksek sesle ve ayna karşısında okuma çalışması yapılmalı ve doğru telaffuz edilemeyen kelimeler tekrar edilerek normal hale getirilmeye çalışılmalıdır.
devamıProtezlerimi 24 saat devamlı mı kullanacağım?
Hastaların protezlerine bir an önce alışabilmeleri için ilk günlerde devamlı kullanmaları gerekir. Fakat alıştıktan sonra geceleri çıkarılarak ıslak bir kağıt havluya sarmaları önerilir. Bu durum yumuşak dokuların dinlenmesini sağlar. Protezlerin geceleri çıkarılamayacağı özel durumlarda, hastaların yalnız kaldıkları zaman protezlerini çıkararak ağız dokularını dinlendirmeleri önerilir.
devamıProtez yapıştırıcılarını kullanmalı mıyım?
Protez yapıştırıcılarının devamlı kullanılması, istenen bir şey değildir. Fakat gerektiğinde kısa süreli olmak üzere kullanılmasında bir sakınca yoktur. İhtiyaç olduğunda bu yapıştırıcıların nasıl kullanılacağı hekiminiz tarafından size açıklanacaktır.
devamıProtezlerimi hayat boyu kullanabilecek miyim?
Protezlerin hayat boyu kullanılması söz konusu değildir. Protezlere normal koşullarda beş yılda bir bazı işlemler uygulanması gerekir diye söylense de; şüphesiz bu süre hastaya göre değişkenlik gösterir. Protezlerin hayat boyu kullanılamamasının sebebi, canlı dokulardaki değişikliklerdir. Yıllar içinde protezlerin dokularla olan uyumu bozulur. Protezler bollaşır, düşmeye başlar, yemek yemek zorlaşır. Bunun protezlerle ilgisi yoktur. Tamamen canlı dokulardaki değişiklikler sonucudur. Bu durumda protezlerin içinin doldurulması, uyumu bozular kaide maddesinin tümden değiştirilmesi ya da yeni bir protez yapılması gerekir. Bu konudaki kararı diş hekimi verecektir.
devamıProtezlerimin yapılması ne kadar sürecek?
Protezlerin hayat boyu kullanılması söz konusu değildir. Protezlere normal koşullarda beş yılda bir bazı işlemler uygulanması gerekir diye söylense de; şüphesiz bu süre hastaya göre değişkenlik gösterir. Protezlerin hayat boyu kullanılamamasının sebebi, canlı dokulardaki değişikliklerdir. Yıllar içinde protezlerin dokularla olan uyumu bozulur. Protezler bollaşır, düşmeye başlar, yemek yemek zorlaşır. Bunun protezlerle ilgisi yoktur. Tamamen canlı dokulardaki değişiklikler sonucudur. Bu durumda protezlerin içinin doldurulması, uyumu bozular kaide maddesinin tümden değiştirilmesi ya da yeni bir protez yapılması gerekir. Bu konudaki kararı diş hekimi verecektir.
devamıProtezlerime alıştıktan sonra diş hekimine gitmem gerekir mi?
Normal koşullarda bu gidiş “altı ayda bir” olarak ifade edilir. Çünkü hekimin protezleri ve ağız dokularını muayene etmesi, olası patolojik değişiklikleri görmesi ve bir değişiklik varsa uygun gördüğü işlemleri yapması gerekir. Uygun gördüğü zaman hekiminiz bu süreyi değiştirebilir.
devamıKlasik hareketli protezlerin alternatifi var mıdır?
Klasik hareketli protezlerin en çağdaş alternatifi implant destekli protezlerdir. Bu durum özellikle alt-total protezler için söz konusudur. İmplant işlemi ile protezlerin gerek tutuculuğu gerekse stabilitesi artar. Maliyet açısından daha yüksek olan bu protezlerin uygulanabilmesi için lokal ve sistemik tüm koşulların uygun olması gerekir. Protetik diş tedavisi doktoru sizi muayene ettikten sonra gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır.
devamıYENİ PROTEZ KULLANACAK HASTALARA ÖNERİLER
Yeni protezleri kullanmasını öğrenmek zaman ve sabır ister. Daha önce protez kullanmış olsanız bile yeni protezleriniz kullanmış olduklarınızdan farklıdır. Bu nedenle, eski alışkanlıklarınızı değiştirmeniz ve yeni alışkanlıklar kazanmanız gerekecektir. İlk birkaç hafta, alışma süresine ihtiyacınız olacaktır. Bu sürede protezinizin sizin ağız yapınıza uyumlanması için bazı düzeltmeler gerekecektir. Sabır gösterirseniz protezinizi rahatlıkla kullandığınızı göreceksiniz.
Protezin kullanımı
Dil, dudak ve yanakların protezin kontrolünde çok büyük etkisi vardır. Daha önce protez kullandıysanız yeni protezinize daha kısa sürede ve rahatlıkla alışacaksınız. Protezinize alışabilmek için ilk günlerde yatarken çıkarmayınız. Protezinizi kullanmaya alıştıktan sonra yatarken protezler çıkarılmalı, ağız dokuları dinlendirilmelidir. Yatarken protezlerini çıkarmayı tercih etmeyenler ise gündüz, uygun olan bir zamanda protezlerini çıkararak ağız dokularını dinlendirmelidirler. Protezler gece çıkarıldığında bir kutu içerisinde nemli olarak muhafaza edilmelidir. Protez tozları ve diğer yapıştırıcıları hekiminiz önermediği sürece asla kullanmayınız.
Protezin bakımı
Sağlıklı bir ağız için, protezinizdeki besin artıklarını her yemekten sonra temizlemek gerekir. Temizleme işleminde yumuşak bir fırça sıvı sabun veya sabun kullanınız. Günlük temizliğe ek olarak haftada 1 defa temizleme tabletleri kullanılabilir. Protezinizin düşüp kırılmaması için, temizleme işlemi lavaboya yakın tutularak veya su dolu kabın üzerinde yapılmalıdır. Protezinizin her yerini hafif bir kuvvetle fırçalayınız. Protezinizi asla sıcak suya koymayınız.
Düzenli kontrol
Zamanla proteziniz uyumunu kaybeder ve siz bu durumu fark edene kadar dokularda zararlara sebep olabilir. Yılda en az bir kere diş hekiminiz tarafından kontrol edilmelisiniz. Yeni protezin başarısı, diş hekiminize bağlı olduğu kadar, size de bağlıdır. Sabırlı ve olumlu yaklaşım ile rahatça protezlerinizi kullanabilirsiniz.
Proteze alışma sürecinde yemek yeme ve çiğneme
Tam protezlerle normal ve rahat yemek yiyebilmek zordur. Bunun için en az 4-6 hafta gerekebilir. Başlangıç sürecinde normal ve etkili bir çiğneme beklenmemelidir. Başlangıçta parça et, fındık, çiğ sebze ve taze ekmek gibi yemesi güç yiyecekleri denemeyiniz. Küçük parçalara bölünmüş yumuşak besinler dudaklar kapalıyken yavaş yavaş çiğnenmelidir. Özellikle ilk haftalarda ön dişlerle kesinlikle ısırılmamalıdır. Bu durum protezin hareket etmesine neden olabilir. Protez, su içerken yerinden oynayabilir. Zamanla bu his kaybolacaktır. Tavuk, balık, et gibi gıdaların kemiklerini tabağınızda ayıklayıp daha sonra çiğnemeye başlamanız daha doğru olacaktır.
Konuşma
Protezlerle rahat konuşabilmek zaman alabilir. Yüksek sesle ve ayna karşısında okuma çalışması yapılmalı ve doğru telaffuz edilemeyen kelimeler tekrar edilerek normal hale getirilmeye çalışılmalıdır. Protezi ilk kullanmaya başladığınız dönemde gülme ve öksürme gibi ani hareketlerde protez ağzınızda yerinden oynayabilir. Tekrar yerine oturması için yavaşça dişlerinizi sıkıp yutkununuz.
Görünüm
Protezi ilk kullanmaya başladığınız zaman yüzünüzün görünümü size farklı gelebilir. Tüm kaslarınız proteze uyum sağlayınca görünümünüz normale dönecektir. Yanak ve dudaklarınızdaki çökme protezinizle düzelecektir ve bu sayede daha genç görüneceksiniz.
Başlangıçta karşılaşılan sorunlar
Yeni proteziniz ağzınızda yabancı ve büyük bir cisim olarak algılanacaktır. Dudak ve yanaklarınızda doygunluk hissi duyulacaktır. Bu his geçicidir ve protezlere alışınca kaybolacaktır. İlk günlerde salgı bezlerinin uyarılması sonucu tükrük miktarı artabilir. Bu artış protezlerin tutuculuğunu olumsuz yönde etkiler, fakat bu durum kısa sürece geçecektir. Alt protez üst proteze göre daha çok hareket edecek ve yerinden daha kolay çıkacaktır. Alt proteze alışma, üst proteze alışmaktan daha zordur ve daha çok zaman alır. Protezler yapılırken ne kadar özen gösterilirse gösterilsin protezler protezlerin kullanım sırasında hareket etmesi sonucunda vuruklar olabilir. Vuran yerler mutlaka doktorunuz tarafından düzeltilmelidir. Protezlerin hasta tarafından törpülenmesi yanlıştır ve çok daha büyük problemlere neden olabilir. Vuran yerlerin alınması için doktorunuza gelmeden önce protezlerinizi en az 4 saat kullanmış ve bir öğün yemek yemiş olmalısınız. Bu süre vuruk yerlerinin görülebilmesini sağlar. Ağızdaki dokular proteze alıştıkça sorunların da zamanla azaldığını göreceksiniz
devamıÇENE EKLEMİ (TME) VE YÜZ AĞRILARI MERKEZİ
Çene eklemi rahatsızlıkları
Ağız-yüz ağrıları meydana getiren hastalıkları kapsamına alır. Genel olarak bu hastalıklar iki ana grup altında toplanır. KASSAL TME (sadece kaslardan menşeini alan ağrılar) ve SADECE ÇENE EKLEMİNDEN MENŞEİNİ ALAN TME.
TME belirtileri
TME belirtileri, kulağın ön bölgesinde çene eklemi, yüz ve boyun kaslarında, şakaklarda olan ağrılar olarak belirlenebilir. Ağrılar aniden veya yavaş yavaş oluşabilir. Zamanla çok şiddetli olabilecek ağrılar nevraljik ağrılar gibi olabilmektedir. Ağrı, belirtilerin dışında çene ekleminden gelen değişik sesler, çene kitlenmesi, alt çenenin tek tarafa doğru kayarak açılması ve çiğneme fonksiyonunda meydana gelen zorluklar da sıklıkla görülür.
Kaslarla ilgili ağrılar ve diğer rahatsızlıklar genellikle çenenin fazla çalışmasından doğan yorgunluktan dolayı olup, baş-boyun bölgelerinde ağrılara neden olabilmekte ve baş ağrısı şekline dönüşebilmektedir.
Çene eklemiyle ilgili ağrılar genellikle çene eklemi içindeki sert ve yumuşak dokuların değişikliğinden kaynaklanır. Çene ekleminin kapsülünde veya içini kaplayan dokunun irritasyonundan diskin eklem yuvasının içinde yer değiştirmesinden ve çene eklemi sert dokusunun (kemiğin) dejenerasyonundan ileri gelmektedir.
Çene eklemi rahatsızlıklarının belirtileri
Baş ağrısı Kulak ağrısı Çene eklemi ağrısı Boyun ağrısı Çene eklemi sesleri Kısıtlı ağız açıklığı Alt çene deviasyonu
Yapılan araştırmalar sonucunda, toplumun yüzde 60’ında yukarıdaki belirtilerden birinin görüldüğü saptanmıştır.
Çene eklemi rahatsızlıklarının nedenleri
TME rahatsızlıklarının nedenleri tek bir faktöre bağlı olmaması hastalık tanımının kritikliğini artırmaktadır. Çene eklemi içinde sistemik hastalıklara bağlı olarak görülebilecek rahatsızlıklarının dışında, aniden meydana gelen veya devamlı olan minimum travmalar da çene eklemi rahatsızlığının nedeni olmaktadır. Diş gıcırdatma ve sıkma, strese bağlı veya bağımsız baş-boyun kaslarının spazmı, nörolojik ve bazı sistematik rahatsızlıklar baş-boyun bölgesindeki ağrıların nedenleri olabilmektedir.
Çene eklemi rahatsızlıklarını meydana getiren faktörler
Travma: çene ekleminin herhangi bir nedenle direkt olarak travmaya maruz kalması (baş-boyun bölgesine gelen ani bir vuruş, çenenin normal limitinden çok açılmış olması, çenenin altından gelen şiddetli bir güç vb.) rahatsızlığın başlamasının en belirgin nedenidir. Uzun süren ve ağzın çok açılmasını gerektiren diş tedavileri sonucu, genel anestezi verilirken çenenin aşırı derecede açılması çene ekleminde travmalara neden olabilir.
Normal olmayan alışkanlıklar: diş sıkma veya gıcırdatma, dudak ısırma, tırnak yeme, sakız çiğneme ve vücudun çeşitli kısımlarının anormal duruşları TME rahatsızlığını direkt olarak meydana getirmese de ortaya çıkmasında büyük rol oynar.
Alt ve üst dişlerin birbiriyle ilgisi (Oklüzyon): Her ne kadar oklüzyonun TME rahatsızlığını meydana getiren ana faktör olmadığı ileri sürülmekteyse de klinik çalışmalarda, TME rahatsızlıkları ile çeneler arasındaki ilişkinin önemli olduğu kanıtı kuvvetlidir.
Hasta muayenesi
TME rahatsızlıklarının klinik muayenesi yaklaşık olarak 30 dakika sürmektedir. Çene eklemi rahatsızlığı olan hastalardan tıbbi ve ağız hastalıklarıyla ilgili geçmiş hikayeleri alındıktan sonra ağız içi, çene eklemi ve baş-boyun baslarını içeren ayrıntılı bir muayeneden geçirilerek teşhise varılmaya çalışılır. Ağız açıklığı ve alt çenenin ön, sağ sol hareketleri ölçülüp çene eklemi sesleri dinlendikten sonra çene içi veya kas hastalıklarından hangisi olduğu detaylı bir klinik muayeneden sonra tanımlanmaya çalışılır. Gerekli görülürse ayırıcı tanı için MRI veya diğer görüntülemeler öngörülebilir. Hastada, sistemik bir rahatsızlık olasılığında mütehassıs doktorlarla konsültasyon yapılır.
Genellikle çene içi hastalıkları, kas hastalıklarıyla beraber görülmektedir.
Çene eklemi rahatsızlıklarının tedavisi
TME rahatsızlıklarının tedavisi diğer ortopedik ve romatizmal hastalıklarda olduğu gibidir. Tedavisindeki esas amaç çene eklemi iç basıncının düzenlenmesi ve kas fonksiyonlarının düzenlenerek çiğneme sisteminin normal günlük fonksiyonlarını yapabilmesini sağlamaktadır. Bu sonuca varılması için çiğneme sisteminde meydana gelmiş bozuklukları artırabilecek veya tetikleyecek nedenlere dikkat etmek ve bunları değerlendirmek gerekir. Sistem üzerinde ters yönden etki edecek tıbbi veya fonksiyonel bozukluklar bulunduğunda gerekli konsültasyonlar yapılır. Ağız içi dokularındaki değişikliklere bakılarak hastalarda alt-üst çene ilişkilerinde bir fonksiyon olup olmadığı belirlenmeye çalışılır.
Hastalardan alınan bilgiler ve muayene sırasındaki gözlemlerde hastaların kötü alışkanlıkları olup olmadığı belirlenmeye çalışılır (diş gıcırdatması gibi).
TME rahatsızlıklarının tedavisinde konservatif tedavi olarak vasıflandırılan ortopedik apareylerin (splint), fizik tedavi metotlarının kullanılmasının ve alışkanlıkların belirlenmesinden sonra onların nasıl kontrol edilmesi gerektiğinin hastalara öğretilmesinin, TME hastalıklarının büyük bir kısmının kontrolünde yeterli olduğu yapılan araştırmalarla saptanmıştır. Bilimsel araştırmalar TME rahatsızlıklarının yüzde 85’inden fazlasının konservatif tedaviyle kontrol altına alındığını göstermektedir.
devamıPASİF ÇENE EKLEMİ EGZERSİZİ
Hastaların yapması gerekenler
Ağzınızı iki parmağın gireceği mesafeden fazla açmayın. Çenenizin fonksiyonlarını mümkün olduğunca azaltın. Sert ve lifli gıdaları çiğnemekten kaçının (Elma kabuğu, biftek gibi). Çok ince ve çiğnemesi uzun sürecek gıdaları çiğnemekten kaçının. Çenenize darbe getirecek sportif aktivitelerden uzak durun. Esneme ve hapşırma gibi çene eklemini hızla oynatan hareketlerden kaçının (Bu refleksler oluştuğunda mutlaka çenenizin altını elinizle destekleyin). Verilmiş olan apareyi ve dişlerinizi mutlaka temiz tutun. Doktorunuzun önerilerini ve size vereceği egzersizleri anlatıldığı şekilde ve sürede uygulayın.
Apareyin temizlenmesi
Kullandığınız aparey, takım dişlerde kullanılan materyalden yapılmıştır. Apareyinizi fırça ve diş macunuyla her gün iyice temizlemeniz gerekir. İlave olarak takım diş temizlenmesi için kullanılan effervesant (köpüren) temizlik tabletleri kullanılmasında herhangi bir sakınca yoktur.
Apareyinizi çıkarttığınız zaman mutlaka size verilmiş olan kutuda tutun. Şikayetleriniz artacak olursa, lütfen telefon ederek randevunuzu erkene alın.
Not: Yapılan Splintin her kontrolde getirilmesi gerekmektedir.
Pasif çene eklemi egzersizi
Başparmağınızı ön-üst dişlerin kesici kenarına, işaret parmağınızı alt-üst dişlerin kesici yüzeyine değdirin. Parmaklarınızla dişlerinize bastırarak ağzınızı açmaya çalışın (çenenizi parmağınızla itmenizin nedeni, ağzınızın açılma işlemini pasif olarak gerçekleştirmek amacıyladır). Ağzınızı açarken parmak basıncı uygulanmadığında şikayetiniz artabilir. Bu pozisyonu yaklaşık 10 saniye sürdürün. Egzersizi günde dört kez yapın ve her seferinde beş kez tekrarlayın.
(Çene kaslarınızda kasılmalar başladığında bu egzersizleri tekrarlayabilirsiniz.)
Hastaların yapması gerekenler
Ağzınızı iki parmağın gireceği mesafeden fazla açmayın. Çenenizin fonksiyonlarını mümkün olduğunca azaltın. Sert ve lifli gıdaları çiğnemekten kaçının (Elma kabuğu, biftek gibi). Çok ince ve çiğnemesi uzun sürecek gıdaları çiğnemekten kaçının. Çenenize darbe getirecek sportif aktivitelerden uzak durun. Esneme ve hapşırma gibi çene eklemini hızla oynatan hareketlerden kaçının (Bu refleksler oluştuğunda mutlaka çenenizin altını elinizle destekleyin). Verilmiş olan apareyi ve dişlerinizi mutlaka temiz tutun. Doktorunuzun önerilerini ve size vereceği egzersizleri anlatıldığı şekilde ve sürede uygulayın.
Apareyin temizlenmesi
Kullandığınız aparey, takım dişlerde kullanılan materyalden yapılmıştır. Apareyinizi fırça ve diş macunuyla her gün iyice temizlemeniz gerekir. İlave olarak takım diş temizlenmesi için kullanılan effervesant (köpüren) temizlik tabletleri kullanılmasında herhangi bir sakınca yoktur.
Apareyinizi çıkarttığınız zaman mutlaka size verilmiş olan kutuda tutun. Şikayetleriniz artacak olursa, lütfen telefon ederek randevunuzu erkene alın.
Not: Yapılan Splintin her kontrolde getirilmesi gerekmektedir.
devamı
Diş gıcırdatma kontrol egzersizi
Diş gıcırdatması ve sıkması halk arasında çok sıklıkla görülmesine rağmen kişiler tarafından çoğu zaman farkına varılmayan oldukça sinsi diyebileceğimiz problemlerden biridir.
Diş gıcırdatmaları dişler üzerinde olumsuz sonuçlar verdiği gibi, bazı durumlarda çene eklemi problemlerinin ve diş eti hastalıklarının ortaya çıkmasına da neden olabilmektedir.
Diş sıkma ve gıcırdatmalarının tamamen önlenmesi mümkün olamadığından alışkanlığın kontrol edilebilmesi bir ölçüde aşağıdaki egzersizlerle sağlanabilir.
Yatağa girdikten sonra sırtüstü yatar durumdayken alt ve üst dişlerinizi yavaş yavaş sıkmaya başlayın. Dişlerinizi sıkma durumunda 10 saniye tutarken dikkatinizi yüzünüzdeki kasların kasılmasına odaklayın. Dişlerinizin birbiriyle temasını aniden kesin ve yüz kaslarınızın istirahat haline geçtiğini algılayın. Bu odaklanmayı, kaslarınızın istirahat haline gelme esnasındaki duygunuzu kaybedinceye kadar sürdürün. Bu egzersizi her gece yattıktan sonra 10 kez tekrar edin
devamıAşırı harap olmuş dişleri kurtarmak mümkün mü?
Madde kaybı çok fazla olan dişler belli sınırlar dahilinde müdahale ile ağızda tutulabilir. Post-core adı verilen tedavi seçeneği ile aşırı harap olmuş dişlerin kök kanalından destek alınarak mevcut dişin güçlendirilmesi yapılabilir. Bu, kullanılan postun çeşidine göre bazen tek seansta bazen birkaç seansta tamamlanan bir işlemdir.
devamıBir dişe tek başına kuronlama yapılabilir mi?
Aşırı harap olmuş veya estetik olarak kabul edilemez durumda olan dişin tek başına çeşitli materyallerle kuronlanarak tedavisi yapılabilir.
devamıDiş kesimi ağrılı bir işlem midir?
Diş kesimi anestezi altında yapılan, ağrısız bir işlemdir. Geçici protezler ile hastanemizden ayrılan hastalarımızın tedavi süresince şiddetli ağrıları olmamaktadır.
İmplant-üstü kuron ve köprüler: Bir, birkaç veya tüm diş eksikliklerinde çene kemiğine cerrahlar tarafından yerleştirilen kök formundaki titanyum vidalar kemikle bütünleştikten sonra (yaklaşık 2-6 ay) yapılan sabit (yapıştırma) protezlerdir. Bu restorasyonlar vakanın durumuna göre metal, metal-porselen, zirkonya-porselen veya sadece porselen üretilebilirler.
devamıİmplant tedavisinden sonra aynı gün protez takılıyor mu?
İmplant cerrahisi yapıldığı gün çoğu tedavi planında hastaya sabit veya hareketli geçici protezleri uygulanabilmektedir. Protezin şekli hastanın cerrahi ve protetik değerlendirmelerinden sonra hekimler tarafından belirlenmektedir.
devamıSabit protez uygulamaları için tam dişsiz bir ağızda en az kaç implant gereklidir?
Minimum alt ve üst çeneye 4 er implant ile (all-on-four yöntemi) sabit protezlerin yapımı mümkündür. Ancak optimal tedavi cerrahi ve protez hekimlerince hastaya alternatif olarak sunulur.
devamıHassas bağlantılı protezlerin klasik parsiyel protezlere göre avantajları nelerdir?
Tutucuların kroşe dediğimiz estetik problem yaratan teller ile değil de hassas tutucular ile protez içerisinden sağlanması ve bu alanın saklı olması en büyük avantajlarından biridir. Tutuculuk oldukça iyidir. Klasik parsiyel protezlerde kroşe teli dökümden yapıldığı için kırıldıklarında tamiri zordur. hassas bağlantılı protezlerde tutucuların değişimi daha kolaydır.
Ana dişlerin tümünün çekilmesin gereken durumlarda, hasta dişsiz kalmak istemezse immediat protez denilen doğal dişler çekilir çekilmez hemen takılan protez türleri de vardır. İyileşme tamamlanıp dokular büzülünce bu protez uyumsuz hale gelir ve hastanın daimi protezleri yapılmaya başlanır. Ancak implant işlemi gibi kimi uzun dönem beklenmesi gereken durumlarda immediate protezler içleri doldurularak uzun dönem kullanıma uygun hale getirilebilir.
Son olarak ağızda var olan birkaç doğal diş veya kök üzerine, diş hekiminin yapacağı bazı özel hazırlıkları takiben uygulanan dişüstü protezler de vardır. Bu doğal diş veya kökler proteze tutuculuk ve stabilite sağlar.
devamıPorselen laminaların yapımı nasıldır?
Karar verildikten sonra dişiniz porselen laminalar için hazırlanır. Dişinizin ön ve kesici yüzeyinden çoğu zaman 1 milimetreden az mine dokusu kaldırılıp, dişinizden ölçü alınır. Bu ölçü yardımı ile dişinize uygun, gülüşünüzü tamamlayacak, neredeyse yaprak kalınlığında, uygun renkte porselen laminalar yapılır ve uygun renkte özel yapıştırıcılar ile dişinize yapıştırılır.
devamıDiş yüzeyinde hiç kesim yapmadan lamina uygulaması yapılabilir mi?
Mevcut dişlerin durumları ve hasta beklentileri değerlendirilerek, diş yüzeyinde çok az düzeltmelerle veya hiç kesim yapmadan lamina uygulamaları yapılabilir.
devamıSabit protez uygulaması nedir?
Sabit protez uygulaması, bilim ve sanatın birleşerek eksik veya aşırı madde kaybına uğramış dişlerin, diş dokusuna ve rengine benzer malzemeler kullanılarak yerine konması işlemidir.
devamıRestoratif Diş Tedavisi
Diş çürüğü nedir?
Diş çürüğü, çürük yapıcı besinlerin (şeker ve karbonhidratlar) alınmasından sonra diş yüzeylerinin yeterince temizlenemediği durumlarda gelişen diş sert doku kaybıdır. Diş çürüğü, hastanın diş yapısının çürüğe karşı direncine göre, farklı sürede meydana gelebilir. Bu süre içinde bakteriler şekerleri parçalayarak asit oluştururlar ve diş sert dokularına zarar verirler. Diş çürüğü çok yüzeyel sınırlanmışsa (minede sınırlı) ve başlangıç aşamasındaysa restore etmeden tedavi edilebilir ancak mineden ilerleyip dentine ulaştıysa restore edilmesi zorunludur.
devamıDişimizin çürüdüğünü nasıl anlarız?
Dişlerde, soğuk ve şekerli besinlere duyarlılığın olması diş çürüğüne işaret eder. Dişlerde gri-kahverengimsi lekelerin görülmesi de dişin çürüdüğünü gösterebilir. Diş çürüklerinin tespiti için hastalar her sene rutin diş hekimi muayenesi yaptırmalıdır. Yapılacak ağız içi muayene ve çekilecek düşük dozlu radyografilerle yeni çürükler tespit edilebilir, çürükler ilerleyip dişlere çok fazla zarar vermeden restore edilebilirler.
devamıDiş çürüğünü önlemek için neler yapılabilir?
Dişlerin etkin olarak günde iki defa fırçalanması (şekerli ve dişe yapışan gıdaların yenmesinden sonra dişlerin fırçalanması gerekir). Diş hekimi tarafından önerilen doğru diş macunu ve fırçanın kullanılması Diş ipinin kullanılması Düzenli olarak altı ayda bir diş hekimi kontrolüne gidilmesi önerilir.
devamıAmalgam restorasyonlar (gümüş dolgular) kompozit (beyaz restorasyonlar) ile değiştirilmeli midir?
Amalgam restorasyonların altında veya kenarında yeni bir diş çürüğü gözlenirse diş dokusu kaybının tipine göre kompozit (beyaz restorasyon) restorasyon ile değiştirilebilir.
Kompozit restorasyonlar; hem ön hem arka grup dişlerde sıklıkla kullanılan diş renginde polimer yapılı estetik restorasyon materyalleridir.
Dişlerin beyazlatılması için neler yapılabilir?
Diş hekimi tarafından hastaya özel bir beyazlatma plağı hazırlanır. Beyazlatıcı ilaçların belirli bir süre (8-16 gün) kullanılmasıyla dişler iki-üç ton beyazlamaktadır. Mutlaka diş hekimi kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Ofis tipi beyazlatma
Hasta koltuğunda yarım saat içinde kuvvetli ışık kaynaklarıyla diş beyazlatma yapılabilir (iki-üç seans). Hastanın diş rengine bağlı olarak farklı yöntemler ile diş beyazlatması yapılabilir.
Diş rengine bağlı olarak hastaların ev ve ofis tipinin beraber yapıldığı kombine beyazlatma yöntemleri son yıllarda daha çok tercih edilmektedir. Kompozit veneer veya Porselen lamina tedavisi.
Koyu lekelenmelerin olduğu (sarı-kahverengi lekeler) vakalarda diş yüzeyinden aşındırma yapılarak bu tedaviler uygulanabilir.
devamıKanal tedavisi görmüş dişler beyazlatılabilir mi?
Kanal tedavisi görmüş (koyulaşmış) dişin özel beyazlatıcılarla beyazlatılması mümkündür. Diş hekimi iki-üç seansta uygulayacağı ilaçlarla koyulaşan dişleri beyazlatabilir.
devamıAşırı madde kaybı olan dişlerin restorasyonu (Kanal tedavisi yapılan dişlerin restorasyonu)
İnley-onley restorasyonlar, çok fazla madde kaybı olan dişlerde, diş renginde (kompozit-seramik) hazırlanan estetik restorasyonlardır. Ağız dışında hazırlanan bu tip restorasyonlar, geleneksel veya dijital ölçü alınmasının ardından laboratuvar şartlarında bitirilen restorasyonlardır. Bu yapılar ikinci seansta dişlere yapıştırılırlar. Ağız dışında tamamlanan restorasyonlar dişlere tam uyum sağlarlar, estetik özellikleri laboratuvar şartlarında tamamlanır ve gelen kuvvetlere karşı yüksek direnç gösterirler.
devamıCAD-CAM teknolojisi ile estetik restorasyonlar
Ayrıca fakültemizde CAD-CAM teknolojisi ile estetik restorasyonlar tek seansta uygulanabilmektedir.
CAD-CAM teknolojisinde dişlerin ölçüleri bilgisayara bağlı bir kamera ile dijital olarak alınır. Sistemin bağlı olduğu bilgisayarda restorasyonların tasarımı hazırlanır. Restorasyon, özel kazıyıcısında porselen/kompozit bir bloktan kazınarak yaklaşık 10-15dakika içinde üretilir. Aynı seansta restorasyon dişe yapıştırılabilir ve yaklaşık 1,5-2 saat içinde işlem tamamlanır.
Ön dişlere yapılan estetik restorasyonlar nelerdir?
Kompozit vener
Kompozit venerler kırık ve şekil değişikliği gerektiren dişlerde tercih edilebilir, dişler arasındaki boşluklar kapatılabilir. Günümüzde; diş sert dokularında aşındırma yapılmadan estetik kompozit materyalleri ile doğal diş renginde restorasyonlar yapılabilmektedir,
Porselen vener restorasyonlar (Lamina)
Lamina restorasyonlar; ön grup dişlerde estetik amaçla yapılan tedavi yöntemidir. Dişlerin sadece ön yüzeyleri mine sınırları içerisinde aşındırılarak hazırlanan dişlerden ölçü alınır, laminaların üretilmesinden önce provalar yapılır ve hastanın istekleri not alınır. Sonra laboratuvar şartlarında hazırlanan porselen laminalar ilerleyen seanslarda dişlere yapıştırılır.
devamı
Diş aşınmalarının sebepleri ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Sebepleri
Dişlerin çok sert fırçalanması Asitli gıda ve içeceklerin (gazoz) aşırı tüketilmesi Diş fırçalarının sert olması Yanlış diş macunu kullanımı (aşındırıcı özelliği fazla olan ürünlerin kullanımı) Günder iki-üç seferden daha fazla ve yanlış olarak dişlerin fırçalanması Dişlerin çok uzun süreyle fırçalanması Kötü alışkanlıklar (diş sıkma, kalem çiğneme, vb…) devamıDiş aşınmasının önlenmesi
Tek bir bölgede ileri-geri (yatay) veya yukarı-aşağı (dikey) fırçalamadan kaçınılmalıdır. Dişler bu bölgede yedi-sekiz dairesel hareketle fırçalanıp, bir fırça boyu öne kaydırılarak tüm diş yüzeyleri (yanak, dil-damak ve çiğneyici yüzeyleri) temizlenir. Genel olarak orta sertlikteki bir fırça kullanılmalıdır. Sert fırçalamaya olanak vermeyen elektrikli/şarjlı diş fırçaları da kullanılabilir.
Diş aşınmasını önlemek amacıyla florür içeren jel türündeki (aşındırıcısı azaltılmış) diş macunu kullanılmalıdır. Florürlü gargaralar kullanılabilir. Florür içeren ürünlerden kaçınmamalı ve diş minelerinin aşınmaya karşı direnç kazanması için kullanılması gerekmektedir. Asitli gıda ve içeceklerden hemen sonra dişler fırçalanmamalı, iki-üç saat sonra fırçalama yapılmalıdır. Asitli içecekler pipetle içilmelidir. Madde kaybı çok fazla olan dişlerde, duyarlılık ve mine dokusunun kaybıyla bir alttaki sarı doku (dentin) ortaya çıktıysa ışıklı kompozitler (beyaz dolgu) yapılmalıdır. Dişler arka yüzeyinden başlanarak fırçalanmalıdır.
devamıLazerle diş tedavisi yapılır mı?
LAZER ile, diş çürüklerinin ağrısız temizlenmesi mümkündür. LAZER ile, restorasyon yapmadan önce dişe şekil verilebilir. LAZER ile, esmer dişeti lekelenmeleri giderilebilir. LAZER ile, dişeti şekillendirmeleri yapılabilir. LAZER ile, diş beyazlatma işlemi yapılabilir.
devamıHassasiyete karşı diş macunları etkili midir?
Hassasiyet tedavisinde diş macunlarından destek alınır ancak önemli olan hassasiyete sebep olan etkenin ortadan kaldırılmasıdır. Diş hekimi muayenesi sonucu, hassasiyet tipine, sebebine ve şiddetine göre uygun diş macunu önerilir. Gerekli tedaviler ile kombine kullanıldığında iyi sonuçlar alınmaktadır.
devamıDiş çürüğü ağrı yapar mı?
Dişlerde, soğuk ve şekerli besinlere duyarlılığın olması diş çürüğüne işaret eder. Bu duyarlılık ağrı ile karıştırılmamalıdır.
Diş çürüklerinin çok ilerlediği (dişin sinirine ulaştığı) zaman diş ağrısına sebep olurlar ve bu aşamada kanal tedavisi gerekliliği olabilir. Bu aşamaya ulaşmadan, yani dişin ağrımasını beklemeden, çürüğün temizlenip dişin restore edilmesi en sağlıklı yaklaşım olacaktır.
Çürük sebebi ile diş yüzeyinde oluşan boşluğa yemek artıklarının dolması ile de basınç şeklinde, yemek yedikten sonra artan ağrılar olabilir. Bu ağrı tipi dişetinde oluşan sıkışmadan kaynaklıdır, dişeti kanamalıdır. Diş arayüzeyinin temizlenmesi ile ağrı azalır. Diş çürüğünün temizlenip restore edilmesi ile de bu problemin önüne geçilecektir.
devamıDiş çürüğü genetik midir?
Diş sert dokusunun yapısı ve dişlerin dizilimi genetik geçişli olabileceği için diş çürüğü de genetik kaynaklı olabilmektedir. Aile içi alışkanlıkların (diş fırçalama sıklığı, beslenme alışkanlıkları…) benzer olması sebebi ile de bir ailede çürük gelişimi fazlam olabilmektedir.
Çürüğe yatkınlığı olan bireyler ağız ve diş sağlıklarına daha çok dikkat etmelidirler; düzenli ve etkin diş fırçalama, arayüz temizliği (diş ipi, arayüz fırçası, ağız duşu) , ağız çalkalama suları kullanılmalıdır. Diş hekimi kontrollerine daha sık gidilmeli ve düzenli aralıklarla yüksek florür içeren preparatların yüzeyel uygulaması yapılmalıdır.
devamıHerkese diş beyazlatma yapılabilir mi?
Sağlıklı olan her ağız yapısında diş beyazlatma yapılabilir. Diş beyazlatma işleminden önce diş hekimi dişlerin uygunluğunu kontrol eder;
Diş minelerinde çatlak, aşınma olmamalıdır. Dişlerde aşırı hassasiyet olmamalıdır. Parafonksiyonel alışkanlıkları olan (diş sıkma, clenching..) kişilerde önce bu alışkanlıklar kontrol altına alınmalı, yeni çatlak oluşumu ve aşınmaların önüne geçilmelidir. Dişeti sağlığı kontrol edilmeli eğer gerekli ise önce dişeti tedavisi yapılmalıdır. Sigara, yoğun kahve/çay içme alışkanlığı olan kişilerde önce bu alışkanlıklar azaltılmalıdır. Kişinin mine kalınlığı incelenmeli, beyazlatma tedavisinden alacağı sonuç ile ilgili bilgi verilmelidir. Çok yoğun, sarı/kahverengi, renklenmelerin olduğu dişlerde (florozis, tetrasiklin lekelenmesi.. kaynaklı) beyazlatma etkili olmayacaktır. Kök ucunda bir lezyonun (periapikal patoloji) bulunduğu dişlerde beyazlatma yapılmamalı. 14 yaşından küçük bireylere beyazlatma yapılmamalı. devamıDiş beyazlatmanın yan etkileri var mıdır?
Diş beyazlatma işlemi eğer diş hekimi kontrolünde yapılırsa diş minesinde kalıcı bir probleme sebep olmaz. Ancak internette veya marketlerde satılan ürünlerin kontrolsüz uygulanması ile kalıcı hasarlar oluşabilmektedir.
Olabilecek geri dönüşümlü yan etkiler şu şekildedir;
Dehidratasyon (Dişlerde su kaybı, beyazlatma işleminden sonra yaklaşık 1 hafta içerisinde su içeriği eski haline dönecektir). Dehidratasyon, beyazlatma işleminden sonra dişlerin daha opak beyaz gözükmesine sebep olur, su kaybı geri dönünce dişler daha şeffaf ve doğal gözükecektir. Diş hassasiyeti; beyazlatma sonrası 24-48saat sürebilir. Yumuşak doku irritasyonu; beyazlatma jelinin dişetine, yanak veya dudak dokularına değmesi ile oluşan yanıklardır. Geri dönüşümlüdür, kendiliğinden de iyileşebilir veya irritasyon bölgesine uygulanacak jel ile iyileşme hızlandırılabilir. Beyazlatma süresince diş minesinin sertliğinde azalma olacaktır, ancak florürlü diş macunlarının düzenli kullanımı ile minenin sertliği ilk haline döndüğü bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmıştır. devamıBeyazlatma işlemi tek bir dişe yapılabilir mi? Yoksa tüm ağıza uygulanması mı gereklidir?
Beyazlatma işlemi tek dişe veya birkaç dişe uygulanabilir. Genellikle kanin dişler (köpek dişleri), yapıları ve ağız içindeki konumları sebebi ile diğer dişlerden daha sarı renkli olabilmektedir. Kanin dişleri (köpek dişlerini) içeren, 4 diş, beyazlatma uygulaması da yapılabilmektedir.
devamıBeyazlatma özelliği olan diş macunları işe yarar mı?
Bu diş macunlarının içeriklerine göre farklı etkileri vardır. Aşındırma özelliği fazla olan diş macunları ilk etapta diş yüzeyindeki lekeleri aşındırarak uzaklaştırsa da uzun süren kullanımlarda diş minesinde aşınma ve çizilmelere sebep olacaktır. Dişlerin daha sarı görünmesine sebep olabilmektedir.
Aşındırıcı özelliği daha az olan beyazlatma macunları belirli bir süre kullanılmalı, dişlerin daha beyaz gözükmesi için diş fırçasını bastırarak- agresif fırçalama- yapılmamalıdır.
devamı