Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi
Hastaların ilk muayenelerinin yapıldığı kliniktir. Ağız, diş ve mukoza hastalıklarının tanısını koyan, bu dokuların iyileştirilmesine yönelik en uygun tedavi planını hazırlayan ve hastaları tedavilerinin yapılacağı uzmanlık dallarına yönlendiren kliniktir. Bununla birlikte ağız mukoza hastalıkları, bu dokularda oluşabilecek hastalıklardan korunma, teşhis ve tedavileri bu bölümdeki uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilir.
Kliniğimizde geleneksel görüntüleme yöntemlerinin yanında “Dental Volumetrik Tomografi” gibi ileri görüntüleme cihazı da kullanılmaktadır. Baş-boyun bölgesi için özel olarak hazırlanmış bu tomografi cihazı ile hasta daha az radyasyona maruz kalır ve istenilen bölge 3 boyutlu olarak görülebilir.
Hamileyken radyografi çektirebilir miyim?
Diş hekimliğinde kullanılan radyografi cihazlarının yaydığı radyasyon miktarı çok düşük olup insan sağlığını tehdit edecek seviyede olmamasına karşın, özellikle hamileler veya hamilelik şüphesi olanlardan, acil tıbbi endikasyon ve doktor talebi dışında radyografi alınmaz.
Diş hekimliği radyolojisinde kullanılan x-ray (x ışınları) zararlı mıdır?
Bir panoramik radyografi çekimi sırasında alacağınız radyasyon miktarı 4 saat bilgisayar karşısında oturmak, güneşli bir günde dışarıda dolaşmakla alacağınız miktara eşittir.
Bazı radyografileri almak için giyilmesi gereken kurşun yelek diğer organ ve dokuların gereksiz X-Ray almasını engeller. Bu önlem, genel bir radyoloji kuralıdır.
GEBELİK DÖNEMİNDEN DİŞ SAĞLIĞI
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nelerdir?
Gebelikte hormon seviyeleri belirgin bir şekilde artmaktadır. Progesteron seviyesi mensturasyon siklusundaki seviyesinden 10 kat; östrojen seviyesi ise 30 kat daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Gebelikte gözlenen hormon seviyelerindeki bu değişime bağlı olarak diş eti problemlerinin oluşma riski de artmaktadır.
Bu dönemde ağzı hijyen eksikliğine bağlı olarak meydana gelen plan birikiminin ve buna bağlı gelişen diş eti iltihabının (gingivitislerin) gebelerde, gebe olmayan bireylere göre daha şiddetli seyrettiği görülmektedir. Yapılan çalışmalarda gebelikte diş eti iltihabı görülme sıklığının %50 ile %100 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu dönemde diş etlerinde fırçalama esnasında veya kendiliğinden kanama, renk değişikliği yani kızarıklık, şişlik, yumuşama ve hatta gebelik epulisi olarak adlandırılan lokal diş eti büyümeleri meydana gelebilmektedir.
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nasıl önlenir?
Bilindiği gibi, etkili ve yeterli plak kontrolü tüm bireyler için büyük önem taşımaktadır. Ancak gebelikte bu konuda çok daha dikkatli olunmalı ve ağız hijyeni işlemlerine ve maksimum plak kontrolüne özen gösterilmelidir. Doğru, etkili ve yeterli diş fırçalamanın yanı sıra diş ipi ve ara yüz fırçası kullanılarak sadece görülen yüzeylerin değil ara yüzlerde biriken plağın da uzaklaştırılması gerekmektedir. Ayrıca gebelik öncesinde periodontal değerlendirme ve tam ağız içi muayene yapılmalı ve belirlenen çürük, diş eti hastalığı mevcut ise kesinlikle tedavi edilmelidir.
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nasıl tedavi edilir? Antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir mi?
Gebelikte meydana gelen diş eti iltihabı, başlangıç periodontal tedavisi denilen ağız hijyeni eğitimi, diş taşı temizliği ve profesyonel cila işlemlerinin uygulanmasıyla birlikte kontrol altına alınabilmektedir. Bu söz konusu işlemler başlangıç halindeki diş eti iltihabının tedavisinde yeterli olacaktır. Ancak gecelik epulisi dediğimiz lokalize diş eti büyümesi varsa ve bu hastanın çiğneme veya yemek yeme fonksiyonlarını engelliyorsa cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlemler hastanın ağrı duymaması için lokal anestezi uygulaması ile yapılır. Gebelikte de lokal anestezik maddeler güvenle kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalara cerrahi işlemler sonrasında veya mevcut problemin tedavisine destek olmak amacıyla penisilin, sefalosporin ve eritromisin türevi antibiyotikler; parasetamol türevi ağrı kesiciler güvenle reçete edilebilir. Gebelikte tetrasiklin, siprofloksasin ve aminoglikozidler hem bebeğin dişlerinde hem de diğer organlarında harabiyete neden olabileceğinden kesinlikle tercih edilmez.
Tedavi edilmeyen diş eti hastalıkları gebelikte ne gibi problemler yaratabilir?
Tedavi edilmeyen periodontal hastalıkların gebe bireylerde ciddi bir erken doğum riski oluşturduğu (37 haftadan önce doğumun gerçekleşebileceği) ve düşük doğum ağırlığında bebeklerin (2.5 kg’den az) dünyaya gelebilme riskinin bulunduğu ortaya konmuştur. Periodontal hastalığa sahip gebelerde periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran düşün doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelme riski 7.5 kat daha fazladır. Yine periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran periodontitisli hamilelerde 5 kat daha fazla 35 haftadan önce ve 7 kat daha fazla 32 haftadan önce erken doğum riski olduğu bildirilmiştir.
Gebelerde dental tedaviler hangi dönemde yapılmalıdır?
Diş çürüklerinin tedavisi (dolgu uygulanması) şeklindeki kısa süreli dental uygulamalar gebeliğin her döneminde yapılabilir. Ancak daha uzun süreli işlemler (operasyon, diş çekimi) 14. haftadan sonra yapılmalıdır. Çünkü ilk trimesterde (gebeliğin ilk 3 ayı) bebeğin organlarının gelişimi söz konusudur. Son trimesterde (gebeliğin son 3 ayı) ise vena cava kompresyonu sendromuna bağlı olarak ana damarlar üzerine baskı olması sonucu hastada senkop gelişerek erken doğum gerçekleşebilir, çünkü bu dönemde uterus dış uyarılara karşı oldukça hassastır. Bu nedenle uzun süreli tüm dental işlemler 2. trimesterde (3-6. aylar arasında) daha güvenle uygulanabilmektedir.
Gebelerde diş çekimi yapılabilir mi?
Evet. Diğer tüm bireylerde olduğu gibi diş çekimi de hamilelikte güvenle yapılabilir. Diş çekimi dolguya göre daha invaziv bir işlem olduğundan genellikle 2. trimesterde yapılması önerilmektedir.
Radyografi alınabilir mi?
Gebelikte de normal bireylerde olduğu gibi radyografi alınabilmektedir. Ancak, klinik pratikte zorunlu olmadıkça radyografi alınması tercih edilmemektedir.
AĞIZ HASTALIKLARI TANI VE TEDAVİ MERKEZİ
Ağız kanserleri
Pre-kanseröz (kansere dönüşme potansiyeli olan) lezyonların erken tespit edilebilmesi ve mevcut lezyonların kontrol altında takip edilebilmesi; ilgili ağız içi lezyonundan alınan doku örneğinin incelenmesi ile mümkün olabilmektedir.
Dişlerimizin sağlığı kadar, onları kuşatan ağzımızın iç yapısının da (damak, yanaklar, dil tabanı, dil kökü gibi) önemli olduğunu unutmamamız gerekiyor. Sadece diş ve diş eti hastalıklarında değil, pek çok sistemik hastalık ve deri hastalığının ilk belirtilerinin ağız içinde oluştuğunu düşünürsek, ağız içi bakımının da kuşkusuz çok önemli olduğunu anlayacağız. Ağız içinde çıkan, kişiye huzursuzluk veren rahatsızlıklar ağız içi yarasına ya da bir ağız kanserine işaret edebilir.
Ağız kanserleri bütün kanser türleri arasında 6. sırada görülmektedir. Kanserli olgularda hastalar genellikle durumun farkında değildirler. Önemsenmeyen bu durum zaman ilerledikçe tedavisi zor bir süreci de beraberinde getirmektedir.
Düzenli diş kontrolleri, pre-kanseröz lezyonların erkenden tespit edilerek gerekli tedavi planının sağlanması ve hastalar açısından sıkıntılı bir sürecin yaşanmaması açısından hayati önem taşımaktadır.
14 gün içinde kendi kendine iyileşmeyen ağız içi yaraları için mutlaka diş hekimine başvurmak gerekir. Şüpheli bir bulgu söz konusu olduğunda gerekli tedbirler alınarak, biyopsi alınmalıdır ve histopatolojik olarak incelenmelidir. Eğer, kanser varsa hastalığın boyutunu belirlemek ve kemikleri etkileyip etkilemediğini saptamak için radyolojik değerlendirme dental volümetrik tomografi ile yapılır.
Erken tanı
Ağrısız ve lokal anesteziye gerek olmadan alınan doku örneği, beş iş gününde değerlendirilir ve hastanın takibindeki gerekli tedavi protokolü hazırlanır.
Zararsız görünen kırmızı ve beyaz noktalar, OralCDx® Fırça Biyopsisi ile test edilmelidir.
Doku örneği OralCDx® fırçası yardımıyla toplanır. Fırça, bölgede küçük bir kanama gözlenene dek dokunun üzerinde döndürülerek uygulanır.
Ağız içinde oluşan yaraların sebepleri nelerdir?
Ağız içinde oluşan yaralar; ağız hijyeninin kötü olması, diş, dolgu, ve protezlerin tahrişleri, demir eksikliği, b12 vitamini eksikliği, güneşe fazla maruz kalma ve bazı ağız hastalıkları neden olmaktadır. Bu nedenle, ağız kanserlerinde erken tanının önemi büyüktür.
Günümüzde rutin ağız ve diş sağlığımız için diş hekimine gidildiğinde sadece diş ve diş etlerinin değil, aynı zamanda ağız içinin (damak, dil, yanak, ve dudak bölgeleri olarak) bir bütün olarak ele alınması, incelenmesi, kuşkuya neden olabilecek bir bulgu görüldüğünde gerekli müdahale ve yönlendirmelerin yapılması öncelik kazanmıştır.
Kapsamlı yapılacak rutin diş muayeneleriyle hedef; kansere dönüşme riski taşıyan ağız içi yaraların erken tedavi edilerek, zor bir sürecin yaşanmasının engellenmesi olmalıdır.
Diş hekiminizi seçerken konusunda uzman, diş sağlığınız kadar ağız içi kontrollerinizi de yapan bir hekim tercih etmeniz son derece önemlidir.
Özel bakım ihtiyacı olan hastalara kombine koruyucu programlar
- Radyoterapi ve/veya Kemoterapi öncesi, sırasında ve sonrasında
- Fokal enfeksiyon riski olan hasta grupları
- Organ transplantasyonu öncesi, sırasında ve sonrasında
- Kronik ürtiker, üveit gibi kronik iltihabi hastalarda
- Açık kalp ameliyatı ve/veya by-pass öncesi, sırasında ve sonrasında
- Nedeni belli olmayan yüksek ateş/sedimantasyon
- Gebelik öncesi ve sırasında
Muayene ile hastanın değerlendirilmesi sonucunda gerekli testler ve hastaya özgü uygulanması gereken yöntemler:
- Hastanın var olan çürük yaygınlık şiddetinin saptanması
- Radyografi ile tüm ağzın değerlendirilmesi
- Çürük risk profilinin belirlenmesi
- Tükürükte S.Mutans ve Laktobasil sayımı
- Tükürükte Kandida incelenmesi
- Tükürük akış hız ve tamponlama kapasitesinin saptanması
- Kombine koruyucu programın oluşturulması
- Sitopatolojik inceleme
- Ağız hastalıkları yönünden değerlendirilmesi/tedavisi
Bölüm Hekimlerimiz
Sık Sorulan Sorular
Tedavi edilmeyen diş eti hastalıkları gebelikte ne gibi problemler yaratabilir?
Tedavi edilmeyen periodontal hastalıkların gebe bireylerde ciddi bir erken doğum riski oluşturduğu (37 haftadan önce doğumun gerçekleşebileceği) ve düşük doğum ağırlığında bebeklerin (2.5 kg’den az) dünyaya gelebilme riskinin bulunduğu ortaya konmuştur. Periodontal hastalığa sahip gebelerde periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran düşük doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelme riski 7.5 kat daha fazladır. Yine periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran periodontitisli hamilelerde 5 kat daha fazla 35 haftadan önce ve 7 kat daha fazla 32 haftadan önce erken doğum riski olduğu bildirilmiştir.
Niçin köprü protez yerine implant tercih etmeliyim?
Köprü protezlerin uygulanabilmesi için diş eksikliği olan bölgenin önünde ve arkasındaki komşu dişler kesilerek küçültülmektedir. İmplant uygulamalarında ise komşu dişler zarar görmeden eksik diş boşluğunun kapatılabilmesi önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Diş tedavileri genel anestezi ile yapılabilir mi?
Diş tedavilerinde genellikle lokal anestezi uygulaması tercih edilmektedir. Ancak aşırı dental fobisi olan bireylerde, engelli hastalarda veya diş tedavilerinde uyum göstermeyen çocuk hastalarda sedasyon veya genel anestezi uygulamaları yapılabilmektedir.
Diş taşlarını temizletmek dişe zarar verir mi?
Diş taşları, dişlerin düzenli veveya etkili fırçalanamadığında oluşan bakteriyel plağın tükürük mineralleri etkisi ile sertleşmesi sonucu oluşur. Oluşan diş taşları daha fazla plak oluşuma ve zararlı bakterilerin toplanmasına sebep olur. Bu durum zaman içerisinde diş etlerinde çekilmeye, dişlerin sallanmasına ve en sonunda dişlerin çürümeden kaybedilmesine yol açar. Bu yüzden diş taşı temizliğinin düzenli olarak yapılması çok önemlidir ve bu işlemin dişler üzerine herhangi bir zararlı etkisi bulunmamaktadır.
Özel bakım ihtiyacı olan hastalara kombine koruyucu programlar nelerdir?
Muayene ile hastanın değerlendirilmesi sonucunda gerekli testler ve hastaya özgü uygulanması gereken yöntemler:
Hastanın var olan çürük yaygınlık şiddetinin saptanması Radyografi ile tüm ağzın değerlendirilmesi Çürük risk profilinin belirlenmesi Tükürükte S.Mutans ve Laktobasil sayımı Tükürükte Kandida incelenmesi Tükürük akış hız ve tamponlama kapasitesinin saptanması Kombine koruyucu programın oluşturulması Sitopatolojik inceleme Ağız hastalıkları yönünden değerlendirilmesi/tedavisiŞeklinde sıralanabilir.
Ağız içinde oluşan yaraların sebepleri nelerdir?
Ağız içinde oluşan yaralar; ağız hijyeninin kötü olması, diş, dolgu, ve protezlerin tahrişleri, demir eksikliği, b12 vitamini eksikliği, güneşe fazla maruz kalma ve bazı ağız hastalıkları neden olmaktadır. Bu nedenle, ağız kanserlerinde erken tanının önemi büyüktür.
Günümüzde rutin ağız ve diş sağlığımız için diş hekimine gidildiğinde sadece diş ve diş etlerinin değil, aynı zamanda ağız içinin (damak, dil, yanak, ve dudak bölgeleri olarak) bir bütün olarak ele alınması, incelenmesi, kuşkuya neden olabilecek bir bulgu görüldüğünde gerekli müdahale ve yönlendirmelerin yapılması öncelik kazanmıştır.
Kapsamlı yapılacak rutin diş muayeneleriyle hedef; kansere dönüşme riski taşıyan ağız içi yaraların erken tedavi edilerek, zor bir sürecin yaşanmasının engellenmesi olmalıdır.
Diş hekiminizi seçerken konusunda uzman, diş sağlığınız kadar ağız içi kontrollerinizi de yapan bir hekim tercih etmeniz son derece önemlidir.
Erken tanı nasıl yapılır?
Ağrısız ve lokal anesteziye gerek olmadan alınan doku örneği, beş iş gününde değerlendirilir ve hastanın takibindeki gerekli tedavi protokolü hazırlanır.
Zararsız görünen kırmızı ve beyaz noktalar, OralCDx® Fırça Biyopsisi ile test edilmelidir.
Doku örneği OralCDx® fırçası yardımıyla toplanır. Fırça, bölgede küçük bir kanama gözlenene dek dokunun üzerinde döndürülerek uygulanır.
Ağız kanserleri nelerdir?
Pre-kanseröz (kansere dönüşme potansiyeli olan) lezyonların erken tespit edilebilmesi ve mevcut lezyonların kontrol altında takip edilebilmesi; ilgili ağız içi lezyonundan alınan doku örneğinin incelenmesi ile mümkün olabilmektedir.
Dişlerimizin sağlığı kadar, onları kuşatan ağzımızın iç yapısının da (damak, yanaklar, dil tabanı, dil kökü gibi) önemli olduğunu unutmamamız gerekiyor. Sadece diş ve diş eti hastalıklarında değil, pek çok sistemik hastalık ve deri hastalığının ilk belirtilerinin ağız içinde oluştuğunu düşünürsek, ağız içi bakımının da kuşkusuz çok önemli olduğunu anlayacağız. Ağız içinde çıkan, kişiye huzursuzluk veren rahatsızlıklar ağız içi yarasına ya da bir ağız kanserine işaret edebilir.
Ağız kanserleri bütün kanser türleri arasında 6. Sırada görülmektedir. Kanserli olgularda hastalar genellikle durumun farkında değildirler. Önemsenmeyen bu durum zaman ilerledikçe tedavisi zor bir süreci de beraberinde getirmektedir.
Düzenli diş kontrolleri, pre-kanseröz lezyonların erkenden tespit edilerek gerekli tedavi planının sağlanması ve hastalar açısından sıkıntılı bir sürecin yaşanmaması açısından hayati önem taşımaktadır.
14 gün içinde kendi kendine iyileşmeyen ağız içi yaraları için mutlaka diş hekimine başvurmak gerekir. Şüpheli bir bulgu söz konusu olduğunda gerekli tedbirler alınarak, biyopsi alınmalıdır ve histopatolojik olarak incelenmelidir. Eğer, kanser varsa hastalığın boyutunu belirlemek ve kemikleri etkileyip etkilemediğini saptamak için radyolojik değerlendirme dental volümetrik tomografi ile yapılır.
Gebelerde diş çekimi yapılabilir mi?
Evet. Diğer tüm bireylerde olduğu gibi diş çekimi de hamilelikte güvenle yapılabilir. Diş çekimi dolguya göre daha invaziv bir işlem olduğundan genellikle 2. trimesterde yapılması önerilmektedir.
Gebelerde dental tedaviler hangi dönemde yapılmalıdır?
Diş çürüklerinin tedavisi (dolgu uygulanması) şeklindeki kısa süreli dental uygulamalar gebeliğin her döneminde yapılabilir. Ancak daha uzun süreli işlemler (operasyon, diş çekimi) 14. haftadan sonra yapılmalıdır. Çünkü ilk trimesterde (gebeliğin ilk 3 ayı) bebeğin organlarının gelişimi söz konusudur. Son trimesterde (gebeliğin son 3 ayı) ise vena cava kompresyonu sendromuna bağlı olarak ana damarlar üzerine baskı olması sonucu hastada senkop gelişerek erken doğum gerçekleşebilir, çünkü bu dönemde uterus dış uyarılara karşı oldukça hassastır. Bu nedenle uzun süreli tüm dental işlemler 2. trimesterde (3-6. aylar arasında) daha güvenle uygulanabilmektedir.
Ağız, diş ve çene radyolojisi nedir?
Tanı ve Tedavi Planlama Kliniği: teşhis ve tedavi planlamasının yapıldığı, hastalarımızı ilk olarak karşıladığımız kliniktir.
Hastanemize gelen hastalarımız şikâyetleri doğrultusunda tedavilerine başlamadan önce uzman diş hekimleri tarafından muayene edilirler. Eğer gerek görülürse diş radyografileri alınır. Ağız içi muayene ve radyografi incelemeleri tamamlandıktan sonra öncelikli tedavileri için gitmeleri gereken kliniğine yönlendirilirler.
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nasıl tedavi edilir? Antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir mi?
Gebelikte meydana gelen diş eti iltihabı, başlangıç periodontal tedavisi denilen ağız hijyeni eğitimi, diş taşı temizliği ve profesyonel cila işlemlerinin uygulanmasıyla birlikte kontrol altına alınabilmektedir. Bu söz konusu işlemler başlangıç halindeki diş eti iltihabının tedavisinde yeterli olacaktır. Ancak gecelik epulisi dediğimiz lokalize diş eti büyümesi varsa ve bu hastanın çiğneme veya yemek yeme fonksiyonlarını engelliyorsa cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlemler hastanın ağrı duymaması için lokal anestezi uygulaması ile yapılır. Gebelikte de lokal anestezik maddeler güvenle kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalara cerrahi işlemler sonrasında veya mevcut problemin tedavisine destek olmak amacıyla penisilin, sefalosporin ve eritromisin türevi antibiyotikler; parasetamol türevi ağrı kesiciler güvenle reçete edilebilir. Gebelikte tetrasiklin, siprofloksasin ve aminoglikozidler hem bebeğin dişlerinde hem de diğer organlarında harabiyete neden olabileceğinden kesinlikle tercih edilmez.
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nasıl önlenir?
Bilindiği gibi, etkili ve yeterli plak kontrolü tüm bireyler için büyük önem taşımaktadır. Ancak gebelikte bu konuda çok daha dikkatli olunmalı ve ağız hijyeni işlemlerine ve maksimum plak kontrolüne özen gösterilmelidir. Doğru, etkili ve yeterli diş fırçalamanın yanı sıra diş ipi ve ara yüz fırçası kullanılarak dişlerin sadece görülen yüzeylerinde değil, birbirine bakan ara yüzeylerinde biriken plağın da uzaklaştırılması gerekmektedir. Ayrıca gebelik öncesinde periodontal değerlendirme ve tam ağız içi muayene yapılmalı ve belirlenen çürük, diş eti hastalığı mevcut ise kesinlikle tedavi edilmelidir.
Gebelikte meydana gelen diş eti problemleri nelerdir?
Gebelikte hormon seviyeleri belirgin bir şekilde artmaktadır. Progesteron seviyesi menstruasyon siklusundaki seviyesinden 10 kat; östrojen seviyesi ise 30 kat daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Gebelikte gözlenen hormon seviyelerindeki bu değişime bağlı olarak diş eti problemlerinin oluşma riski de artmaktadır.
Bu dönemde ağzı hijyen eksikliğine bağlı olarak meydana gelen plan birikiminin ve buna bağlı gelişen diş eti iltihabının (gingivitislerin) gebelerde, gebe olmayan bireylere göre daha şiddetli seyrettiği görülmektedir. Yapılan çalışmalarda gebelikte diş eti iltihabı görülme sıklığının %50 ile %100 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu dönemde diş etlerinde fırçalama esnasında veya kendiliğinden kanama, renk değişikliği yani kızarıklık, şişlik, yumuşama ve hatta gebelik epulisi olarak adlandırılan lokal diş eti büyümeleri meydana gelebilmektedir.
Diş hekimliği radyolojisinde kullanılan x-ray (x ışınları) zararlı mıdır?
Bir panoramik radyografi çekimi sırasında alacağınız radyasyon miktarı 4 saat bilgisayar karşısında oturmak, güneşli bir günde dışarıda dolaşmakla alacağınız miktara eşittir.
Bazı radyografileri almak için giyilmesi gereken kurşun yelek diğer organ ve dokuların gereksiz X-ışını almasını engeller. Bu önlem, genel bir radyoloji kuralıdır.
Hamileyken radyografi çektirebilir miyim?
Diş hekimliğinde kullanılan radyografi cihazlarının yaydığı radyasyon miktarı çok düşük olup insan sağlığını tehdit edecek seviyede olmamasına karşın, özellikle hamileler veya hamilelik şüphesi olanlardan, acil tıbbi endikasyon ve doktor talebi dışında, zorunlu olmadıkça radyografi alınmaz.
Muayene olurken ve radyografi çektirirken nelere dikkat edilmelidir?
Muayene sırasında;
Sorulan sorular doğru bir şekilde yanıtlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, eksik verilen bilgiler hastanın sağlığını ve tedavisini zora sokacaktır.Radyoloji kliniğinde;
Film çekimi öncesi baş ve boyun bölgesindeki tüm metal takılar (gözlük, işitme cihazı, toka, küpe, kolye, hızma, piercing gibi) çıkarılır. Varsa ağızda takıp çıkartılabilen (hareketli) tüm protezler çıkartılır.Hangi görüntüleme yöntemlerini kullanıyoruz?
Panoramik Film: üst ve alt diş kavisleri ile komşu doku ve oluşumların tek bir film üzerinde görüntülendiği film çekim tekniğidir.
Tedavi planlamasında, verdiği genel görünüm ve detaylarla hekime bilgi sağlar. Sinusların incelenmesi için de kullanılır.
Periapikal Film: ağız içinden çekilen ilgili dişlerin birebir boyutta en yakın görüntüsünü veren küçük film çeşididir. İlgili diş grubu ve çene kemiğinin detay görüntüsünü verir.
Bite-Wing Filmi (Isırtma Radyografisi): Özellikle dişlerin komşu dişler ile aralarında oluşmuş çürüklerin tespiti için kullanılır.
El Bilek Radyografisi: Ortodontik tedavi planlamasında çocuk hastaların kemik yaşını tespit etmek için kullanılır.
Sefalometrik Film: Özellikle ortodontik tedavi planlamasında kullanılır, alt ve üst çeneler ile dişlerin kafa tabanı ve diğer oluşumlarla ilişkisini gösterir.
TME Filmi: Temporomandibular eklem (alt çene eklemi) hareketlerinin ve buna bağlı sorunların tespiti için kullanılır.
Oklüzal Film: dişlerin yatay yöndeki pozisyonlarının tespiti, çene kemiği suturlarının incelenmesi veya tükürük bezi ve kanallarının incelenmesi için kullanılır.
Dental Volumetrik Tomografi: Çene tümörleri, implant planlama, gömülü dişler, hava yolu ölçümü (uyku apnesi) için kullanılır. 3 boyutlu ve kesitsel olarak çene yüz bölgesinin analizini sağlar.
Radyoloji kliniğimizde hastalarımıza Uluslararası Radyasyondan Korunma Cemiyeti ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu standartlarına uygun korunma yöntemleri uygulanır.
Tüm radyografi cihazlarımız bu kurumlardan ruhsatlandırılmıştır ve rutin kontroller yapılmaktadır.
İyi bir muayene neden gereklidir?
İlk muayenede hastanın öncelikle sistemik hastalıklarının olup olmadığı, tıbbi öyküsünün ne olduğu ve geçirdiği rahatsızlıklar öğrenilir. Bu konu hastalarımız için çok önemlidir; sistemik hastalığı olan hastalarımızın tedavileri sırasında herhangi bir sağlık problemiyle karşılaşmamaları için ciddiye alınması gereken bir durumdur.
Tedavileri sırasında yapılacak uygulamalar ve kullanılacak ilaçların seçimi, hastalarımızın sağlığına uygun olarak ilk muayenede alınan bilgiler doğrultusunda düzenlenir.
Hastalarımıza tedavi planı, uygulanabilecek tedavi alternatifleri ve bunların avantaj ve dezavantajları iyice anlatılır.
İyi bir muayene ve tedavi planı yapılmadan başlanan tedavilerin her zaman başarısızlıkla sonuçlanacağı ve uzun ömürlü olmayacağı unutulmamalıdır. Bu aynı zamanda sağlık ve zaman kaybına, ekonomik kayıplara sebep olacaktır.
Hastanemizde teşhis için gerekli en ileri teknoloji kullanılarak hastalarımızın radyografik değerlendirmeleri ve ağız içi muayeneleri yapılmaktadır. Bu değerlendirmeler sonucu hastalarımızın tedavi planları oluşturulur.